26 – Dansederek Ölürüm Daha İyi

Daha röportaja başlamadan önce ortalarda dolanırken uzun sarı saçlı Bayan Yang’ın güzelliği herkesin dikkatini çekiyormuş.

Geçen Mart durmayan adet kanamaları başlamış. Ardından da karın bölgesinde şiddetli ağrılar. Annesi onu hastaneye götürüp check-up yaptırmış. Bu genç yaşında ciddi bir şey olmayacağını düşünerek içi rahatmış.

Hastanede onu seruma bağlayıp aynı zamanda da kan vermeye başlamışlar. Bu hiç hoşuna gitmemiş ama kan kaybı durumlarında yapılması gerekiyormuş. Koşup oynayan bir kızken ne hallere düştüm diye düşünmüş. Bütün gün damla damla serum şişesini izlemek ve tam bitti derken yenisinin takılması tam bir işkenceymiş. Bir ara damlaları sayarak kafayı yediğini düşünmüş.

Erkek arkadaşı ve annesi de sık sık ziyarete geliyormuş. O kadar iyi davranıyorlarmış ki, her veda edişleri sanki onu bir daha göremeyecekleri tadında oluyormuş, bu da onu çok tedirgin ve paranoyak yapmış. Sonra öğrenmiş ki rahim kanseri! Kemoterapi ve radyoterapiye cevap veremezse 3 yıllık ömrü kaldığını söylemişler.

Ameliyat ücretleri de çok pahalıymış. Usta Chan ailesinin gücü olup olmadığını sormuş.

Babası için para mühim değilmiş, zira 2 adet bar işletiyormuş ve kızı da orda sık sık dans edermiş. Kemoterapi süresince ailesi onu kalabalık her türlü yerden uzak tutmuşlar. Barlardan birine uğrayacak olsam beni yaka paça dışarı atarlardı, mikrop kapmayım diye. “Eğer öleceksem, bu dansederek olsun!” diye isyan etmiş. Annesini dinlemeyip bütün gece dans ederek bütün sıkıntılarını bir kenara bırakmış.

Evet, sıkıntıları bir yere gitmemiş, kemoterapiye de cevap vermemiş. Tek çare olarak ameliyat kalmış. Ameliyat başarılı bile geçse artık kadınlığını yaşayamacakmış çünkü rahmi alınacakmış. E o zaman bu nasıl bir seçenek diye düşünmüş. Kendini şimdiden yetersiz hissetmeye başlamış.

Ameliyat günü aldıkları Pekin’in en iyi hastanesine yatmadan bir gün önce gitmekten vazgeçmiş. Kızını anlayışla karşılayan annesi Çigong’u denemek isteyip istemediğini sormuş. Hiç bir fikri olmadığı halde hemen kabul etmiş.

Peki neden annesi Çigong tavsiye etmiş?

Annesi kızının durumunu akrabalardan birine anlattığında, öğrenmiş ki o da bir zamanlar lösemi olmuş ve Merkez’de iyileşmiş. Annesi tam olarak %100 güvenmese de, hatta yanlış bir seçimle herşeyin daha kötü olma ihtimali de olsa kararı kızına bırakmak istemiş. Kızı da bu iyileşen akraba ile konuşmuş. Kızı annesinin tersine içi umut dolu bir şekilde inanmış ve Çigong almak için sabırsızlanmış.

2 ay boyunca çok ciddi çalışmalar yapmış. Erkenden kalkıyor ve geç saatlere kadar çalışıyormuş. Özellikle de duvar hareketi çok işine yaramış, onun için her gün ek yarım saat, bir saat ayırıyormuş. 10 gün içinde abdomen kısmı ağrımaya başlamış. Hocaları bunun iyiye işaret olduğunu söylemişler. Ancak 1 ayın sonunda doktorları tümörün her zamankinden de büyük olduğunu söyleyince kafasından kaynar sular inmiş. Hocaları da bazen Çi enerjisinin tümörü yok etmeden önce balon gibi şişirerek yok ettiğini söylemişler. O da buna güvenip çalışmalarını daha da sıklaştırmış. Ağrılara rağmen sabır ve azimle devam etmiş. 1 ay sonra tekrar doktora gittiğinde kanserden eser kalmamış. Gitmiş! Evet gitmiş!

“Peki artık eve gidip dans etmek için bir sebebin kalmadı” diye takılmış Chan.

“Aslına bakarsan artık dans etmek yerine Çigong yapmayı tercih ederim. Bundan sonra da paramı sokağa atıp abur cubura ve eğlenceye harcamak yerine, biriktirip Merkez’e bağış yapmak istiyorum. Böylece benim durumumdaki herkes şifa bulabilir.” demiş.

“Peki seni bir de kendi saçınla görebilir miyim?” diye sormuş Chan. Peruğunu çıkaran Yang’ın kısacık ama çok güzel saçları varmış, sanırım o ana kadar o da saçlarının tekrar çıktığını pek farketmemiş. Bundan sonra da hiç peruk takmamış.