69 – Askerin Yalnız Karısı

Hoca Yuan asker olan kocası ile tanıştığında muhasebeciymiş. Aşık olup evlenmişler ve bir de kızları olmuş. O evde kaynanası ile kalırken kocası sürekli askeri alanda görevliymiş. Kocasını görebilmek için uzun mesafeler tepiyor ve hayatı beraber yaşamak zorunda olduğu yaşlılarla stres halinde ve kocasına hasret içinde geçiyormuş.

Bu stres altında uykusuzluk, şiddetli baş ağrıları, nevralji ve sırt ağrıları başlamış. O kadar güçsüz düşmüş ki en ufak bir rüzgarda bile ayakta zorlukla durabiliyormuş. Yalnız yürüyemez hale gelmiş ve kolay bayılmaya başlamış.

Kaynanası ise ona destek olmak yerine tam bir kaynana gibi davranmaya başlamış. Sürekli herşeyine karışan, onu yöneten, emirler veren bir tavır sergilemiş. O kadar çok ağlamaya başlamış ki, insanlar onun delirmeye başladığına inanmış.

Kocası durumdan haberdar olmuş mu? Evet. Ancak konumu gereği birşey yapamamış. İş değiştirmesi ve askerliği bırakması ise imkansızmış.  Doktorlar onu uyuşturan bir dolu ilaç yazmışlar. Hiçbirinin iyileştirici etkisi yokmuş. Birgün kocası askeriyede Çigong’la tanıştığını ve onun da yapması gerektiği konusunda onu cesaretlendirmiş. Bu kadar ayakta duramaz haldeyken ve evdeki stresli duruma rağmen nasıl yapacağı konusunda endişeleri olsa da, kocası onu ikna etmeyi başarmış. Ona  askerdeyken sürekli ve düzenli şekilde nasıl Çigong yaptığını ve tüm hastalıklardan teker teker nasıl kurtulduğunu anlatmış.

Hemen yapmaya başlamasa da, Yuan’ın kafasında Çigong fikri köklerini salmış. Hergün parklarda insanları Çigong yaparken izlemiş. Sonunda kendini onların arasında bulmuş. Sadece o insanların arasında olmak bile ona iyileştirici bir güç vermiş. Çigong yapılan ortamın son derece huzur verici olduğunu ve inanılmaz bir enerjinin varlığını hissettiğini söylüyor. Sadece birkaç gün içinde bacaklarındaki ağrıların geçtiğini, birkaç ay içinde ise bir daha geri gelmemek üzere baş ağrılarından da kurtulduğunu ekliyor. Hatta kaynanasını bile Çigong yapmaya ikna ederek evdeki hakimiyetine son vermiş. Artık birlikte daha mutlu ve uyumlu yaşamaya, Çigong yapmaya başlamışlar.

Kızı da onlara katılmış. Hatta kızı tıp okuyup doktor olmuş ve hastalarını Çigong yapmaya teşvik ediyormuş. Hastane ve Çigong’un birbirini yok sayan değil birbirini tamamlayan iki unsur olduğu konusunda kızı bilinçli çalışmalar yapmaya başlamış.