7 – Şirretin Evcilleştirilmesi

Folklör ekibini yöneten hoca Liu’yu gören Usta Chan onun bir zamanlar belden aşağısının felç geçirmiş olduğuna inanamamış.

1982 yılında araba kazası sonucu aylarca hastanede yatmış. Onlarca operasyon geçirmiş. Hastaneden çıkar çıkmaz artirit olmuş. Kronik ağrılar ve düzensiz kan dolaşımı ve kan eksikliği başlamış. Öyle ki yaz ayında bile ayaklarını sıcak tutacak özel ayakkabılar giyiyormuş.

Kazadan önce bile kötü bir yaradılışı olduğunu söylüyor. Bir keresinde kaynanasına yumruk atmış. Daha 37’sinde önüne gelene durduk yere yumruk atabilecek kadar sinirli bir insana dönüşmüş.

Bu sinirle, yetmedi mi derken bir anda belden aşağısı felç olmuş. Tavana bakarak hastane yatağına mahkum olduğu, ağrıdan uyku uyuyamadığı aylar geçirmeye başlamış. Hayatı boyunca bu şekilde yaşayacağını düşünüp ağladığı geceler olmuş.

Yan odada yatan hastaya gelen bir ziyaretçi ona acıyarak La Chi (Çi enerjisi) hareketi göstermeye başlamış.  Ellerini kullanamadığı halde onun ellerini takip edip kendi ellerini oynatabildiğini hayal etmiş. Ziyaretçi gittikten sonra da imgeleme yoluyla bunu yapmaya devam etmiş ve o gece ilk defa çok rahat bir uyku uyumuş. Bundan cesaret alan Liu, her fırsatta bunu yapmaya devam etmiş.

Tekrarın 9. Gününde sol bacağının silkelenir şekilde hareket ettiğini görmüş. Hayretler içinde ilahi bir takım güçlerin yardım eli uzattığına inanmış.

Tekrarlara inatla devam eden  Liu, 3 gün sonra kendini oturur halde bulmuş. 1 hafta sonra ise hastaneden taburcu edilmiş ve koşarcasına Zhineng Çigong grubuna katılmış. 2 yıl içinde tüm şikayetleri kaybolmuş. 1991’den bu yana da hoca olarak görev almaya başlamış.

“Gücün eskisinden iyi olduğuna göre, kaynanan çok korkmuştur” diye espiri yapmış Usta Chan.

Liu da gülerek eklemiş: “Artık eskisi gibi bir şirret değilimJ. Artık ikimiz de çok iyi dostuz ve beraber geziyoruz. Aslında, iyi bir mizaç Çigong hocası olmak için ön gereksinimdir. Evde ne zaman sesim yükselecek olsa, kocam bana Lao-Shi’nin kontrol mekanizmasını hatırlatır. Onun ismi her geçtiğinde insanı otomatikman bir huzur sarıverir. Artık evcil bir insanım. Çigong sadece bedenen değil, insana ruhen de yardım ediyor”.

31 – Lütfen Bana Gülmeyin

13 yıl boyunca Bayan Li koltuk değnekleriyle, çoğu zaman da yatağa mahkum bir hayat sürmüş.

İlaç zehirlenmesi sonucu felç gelmiş. 3 sene hastanelerde geçirmiş ama tedavi edilememiş. Evde ona bakan birileri olmasa yemek dahi yiyemezmiş.

“Hiç mi kıpırdayamıyordun?” diye sormuş Chan. Ayakları hissismiş, sanki pamuğa basar gibi hisediyormuş. Sağ omzu ve sırtı değneklerle yürümekten yukarı yamulmuş. Hareketsizlikten iç organları da nasbini almış ve yetersiz çalışmaya başlamışlar. Mucize için dua etmekten başka yapacak şey kalmamış.

Günün birinde Lao-Shi’nin Zhineng Çigong kitabını okumuş. Kitaptan çalışarak en basit olan hareketleri seçip uygulamayı, yapamadıklarını ise imgelemeyi denemiş. Bunları denerken henüz Çi’yi hissedememiş ama denemeye devam etmiş. Bu esnada onu görenlerin kendisine gülmesinden utanmış.

2 yıllık ferdi çalışma ile sadece baston ile kendi başına evin içinde rahat hareket eder hale gelmiş. Evden dışarı çıkmayı başarınca da ilk işi en yakın Çigong çalışma grubuna katılmak olmuş.

Daha ilk çalışma gününde hocası ilk günde Çi’yi hemen nasıl yakaladığını merak ederek sormuş. Hikayesini anlatmış ve grup onu çok sevmiş. Grupla yaptığı 1 aylık çalışma, 1 senelik kendi yaptığı çalışmaya bedelmiş. Hemen etkilerini görmeye başlamış. Artık desteksiz yürüyebiliyormuş ve organları da normal şekilde çalışır hale gelmiş. Artık özgür bir insan olmanın mutluluğunu yaşıyormuş.

Acaba dünyamızda umulmazı aşmaya çabalayan kaç insana arkalarından gülüyorlardır?

81 – Tam 3 Kez Kafatası Ceviz Gibi Kırılıyormuş

Mr Wang 10 sene boyunca çileden çıkarıcı baş ağrıları ve hafıza kayıpları yaşamış. Birgün aniden bayılıp hastaneye kaldırıldığında doktorlar beyin atrofisini farketmişler. Beynin sağ tarafında 3 adet damar tıkanıklığı varmış.

Hayatı dramatik bir şekilde değişmiş. Artık hiçbir şeyi hatırlamaz olmuş ve herşeye çok yavaş ve ağır tepkiler veriyormuş.

Benzer şekilde yine 3 kez ani bayılma yaşamış ama “Şans eseri beynim 3 kezde de ceviz gibi kırılmadı” diyerek olayın ne kadar vahim olduğunu vurguluyor.  Aletlere her souklduğunda durumunda bir değişiklik görülmüyormuş. İlerlemediği için şanslı bile sayamamışlar, çünkü mevcut durum yeterince kötüymüş.

Aynı zamanlarda karısı da kalp, mide ve ağzındaki beyaz aftlar için hastaneye yatmış. Onun durumu da iç açıcı değilmiş. İki umutları yitik eş aynı hastanede sonlarını beklemeye başlamışlar.

Sonra ikisi kafa kafaya vermiş ve kaybedecekleri ne var diye düşünerek eski kadim bilgilere sığınmaya ve Çigong almaya karar vermişler. 4 aylık bir çalışmadan sonra karısı tamamen iyileşmiş. Oksijen tankını artık hatıra olarak saklamaya başlamışlar.

Peki ya kendisi? 8 ay sonra o da tamamen iyileşmiş. Doktorların beyin raporlarına baktıklarındaki o aptala dönmüş suratlarını unutamadığını söylüyor. Patlama noktasına gelen bir beynin nasıl olup da normal seviyeye geldiğine inanamayıp “mucize” olarak nitelendirmişler.

Hala yapıp yapmadıklarını merak ediyoruz. Tek bir gün bile sektirmediklerini söylüyorlar. Hem sağlıklarını korumak hem de eğlence amaçlı yaptıklarını, bu yaşta yapılabilecek en güzel hobi ve sanatsal faaliyet olduğunu ekliyor. Yapmaya başladıklarından beri kendilerini daha genç ve çekici bulduklarını, karısıyla tekrar bir aşk yaşadıklarını da muzip bir şekilde söylemeden geçemiyor.

82 – Tekerlekli Sandalyeye Veda, Yaşasın Özgürlük!

Bay Han sağ kalçasını kırmış ve omurgası zedelenmiş ve bedeninin sağ tarafı felç olmuş.

Yüksek tansiyonu nedeniyle doktorları sürekli dinlenmesini ve öfkelenmeden sakin yaşamasını tavsiye etmiş. Yoksa yeni krizlerin gelmesi kaçınılmazmış.

Yürüyemediği için tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş. Sağ bacağı kısalmaya; bedensel hareketleri yetmiyormuş gibi konuşma kabiliyetini de yitirmeye; giyinirken ve yemek yerken bakıcı desteği almaya başlamış.

Hastaneye rutin kontroller için gittiğinde kendisi gibi, yakınları tarafından sürülen bir dolu tekerlekli sandalyeli insan görmüş. İçlerinden birinin 10 yıldan fazla bu halde olduğunu duyunca içi ürpermiş ve kendisini nasıl bir geleceğin beklediği konusunda kaygılanmaya başlamış.

Birgün onu ziyaret eden bir yakını, kullanabildiği elleriyle ona Çi yakalamayı öğretmiş. Hareket ettiremediği yerler için de zihnini kullanmasını tembih etmiş. Sabahtan akşama kadar yakaladığı Çi’yle oynamaya başlayan amcamız Çi’yi bedenine şifa olarak göndermeye başlamış. Gönderdiği her Çi’nin adrese teslim ilgili organlara vardığını imgelemiş. Ve adrese varan her Çi’nin kendisini şifalandırdığını kabul etmiş. Kulağa çılgınca geliyor ama hissetiği bu güçlü yaşam enerjisi ile tekrar ayaklarını ve diğer yerlerini hissetmeye başlamış. Yaklaşık 100 gün süren çalışmaları sonucu ise tutunarak yürümeye; 6 ay içinde de kendi başına yürümeye başlamış. 10 yıldır da bir daha felce yakalanmamış.

“Hoşçakal tekerlekli sandalye, yaşasın özgürlük!” diye nara atıyor yanımızda.

Peki Çigong’un benzer durumdaki tüm yürüyemeyen insanlara faydalı olup olamayacağını soruyoruz. “Çi gereğini yapar, illaki işe yarar” diyor. Ancak sebat etmenin ve inanarak yılmadan çalışmanın gereğini vurgulamadan da geçemiyor. Son gülenin iyi güleceğini de ekliyor.

İnanç + Çi = Mucize

83 – Gökten Yağan Talihsizlikler

37’sinde sağlıklı ve genç bir adamken Bay Zhou, kafasına  tabela düşerek kendini hastanede bulan şanssız bir insan.

Kanaması olmadığı için, günümde değilim diyerek gerekli tetkikleri yaptırmayan Zhou her zamanki gibi işine gitmiş. Meğerse beyin damarları hasar görmüş ve bu yüzden de aniden sol tarafına felç inmiş. Doktorlar ellerinden geleni yapsalar da sol tarafı kullanım dışı kalmış. Hayatının sonuna dek bu şekilde yaşayacağı gerçeği onu bunalıma sokmuş. Doktorlar 8 ay kadar uğraştıktan sonra pes etmişler. Bu esnada kullanılan bitkisel tedaviler de sonuç vermemiş.

Tekerlekli sandalayeye bile oturamayacak durumdaymış. Bir yakını ona bir gün Çigong hakkında bir makale okumuş. En olmadık hastalıklardan kurtulanların hikayesi onu büyülemiş. Ama sonu çıkmaz bir yoldayken bunu inanılmayacak kadar uçuk birşey olarak görüp kenara atmayı da seçebileceğini ama henüz yolun sonuna gelmediği için alternatif ne varsa denemeye hazır olduğunu söylemiş.

Çigong sınıfına katılmadan önce insanların onunla dalga geçmeleri yada hor görmeleri gibi çekinceleri varmış. Ancak hocası ve sınıf arkadaşlarıyla buluştuğu ilk dakikada o sevgi ve Çi dolu atmosfer onu rahatlatmış. Kimse ona engelli yada felçli gibi davranmamış. Herkes ona sabırla nasıl hareket edeceğini ve Çi’yi nasıl toplayacağını öğretmiş. Bu öğrendiklerini sebatla yaparsa iyileşeceğini tembihlemişler. “Boş laflar bunlar! deyip geçerdim” diyor normalde, ama hocasının sesi o kadar sevgi dolu, içten ve ikna ediciymiş ki o da hemen o dakika çalışmalara başlamış. Aldığı yüksek yaşam enerjisi başlangıç olarak kendini aciz olarak görmekten vazgeçmesini sağlamış. Hocasının öğrettiği hareketleri tekrar ettikçe ellerinde ve omzunda hisler geri gelmeye başlamış. Bu ona daha da özgüven vermiş. En sonunda da günün birinde kendini ayakta yürürken bulmuş.

Bunun ne kadar sürdüğünü merak ettik. Yatakta yatar halde başladığı zamandan sonra 3 ay içinde ayağa kalkıp yürümeye başlamış. Bunun herkes için ayrı zamanlara denk geldiğini söylüyor. Kimi ondan da kısa zamanda ayağa kalkarken kimisinin sebat ederek 1 yılı aşkın zamanda da iyileşebileceğini söylüyor.

Tam olarak sağlığına kavuştuktan bu yana 5 yıl geçmiş ve hala hergün düzenli Çigong yapmaya devam ettiğini, Çigong’un uyumaktan ve yemekten daha önemli olduğunu söylüyor. “Bunları hastayken de yaptım ama beni ayağa kaldıran Çigong oldu” diyor.