31 – Lütfen Bana Gülmeyin

13 yıl boyunca Bayan Li koltuk değnekleriyle, çoğu zaman da yatağa mahkum bir hayat sürmüş.

İlaç zehirlenmesi sonucu felç gelmiş. 3 sene hastanelerde geçirmiş ama tedavi edilememiş. Evde ona bakan birileri olmasa yemek dahi yiyemezmiş.

“Hiç mi kıpırdayamıyordun?” diye sormuş Chan. Ayakları hissismiş, sanki pamuğa basar gibi hisediyormuş. Sağ omzu ve sırtı değneklerle yürümekten yukarı yamulmuş. Hareketsizlikten iç organları da nasbini almış ve yetersiz çalışmaya başlamışlar. Mucize için dua etmekten başka yapacak şey kalmamış.

Günün birinde Lao-Shi’nin Zhineng Çigong kitabını okumuş. Kitaptan çalışarak en basit olan hareketleri seçip uygulamayı, yapamadıklarını ise imgelemeyi denemiş. Bunları denerken henüz Çi’yi hissedememiş ama denemeye devam etmiş. Bu esnada onu görenlerin kendisine gülmesinden utanmış.

2 yıllık ferdi çalışma ile sadece baston ile kendi başına evin içinde rahat hareket eder hale gelmiş. Evden dışarı çıkmayı başarınca da ilk işi en yakın Çigong çalışma grubuna katılmak olmuş.

Daha ilk çalışma gününde hocası ilk günde Çi’yi hemen nasıl yakaladığını merak ederek sormuş. Hikayesini anlatmış ve grup onu çok sevmiş. Grupla yaptığı 1 aylık çalışma, 1 senelik kendi yaptığı çalışmaya bedelmiş. Hemen etkilerini görmeye başlamış. Artık desteksiz yürüyebiliyormuş ve organları da normal şekilde çalışır hale gelmiş. Artık özgür bir insan olmanın mutluluğunu yaşıyormuş.

Acaba dünyamızda umulmazı aşmaya çabalayan kaç insana arkalarından gülüyorlardır?

32 – Gerçekçi Olalım, Herşey İçin Çok Yaşlısın!

1982’de geçirdiği kalp krizi sonrası Xun kendine bakamaz olmuş. Bir bardak tutacak kadar enerjisi yokmuş, tuvalete dahi kızının desteğiyle gidebiliyormuş.

Hastane hastane dolanırken doktorun birinin oğluna “herhangi birşey için artık çok yaşlı, gerçekçi olmakta fayda var” diyerek çok da umutlanmamalarını söylerken duymuş. O ise umudunu yitirmemiş, “Bir gün biri beni iyileştirecek ilaç yapar yada bir mucize gerçekleşir” demiş içinden. Bunun için 8 sene umutla yaşamış.

Bir gün biri çıkıp Çigong çalışmasını söylemiş. 8 yılda onu cesaretlendiren tek şey olmuş bu. Oğlu onu trene kadar taşımış ve kızıyla Merkez’e gelmişler. 15 gün kadar kısa bir sürede kızını eve geri gönderecek kadar iyi hissetmeye başlamış.

Peki çalışmalara kolaylıkla eşlik edebilmiş mi? Önceleri çok zor olduğunu ama buna rağmen içindeki umut ve cesaretle çok keyifli olduğunu söylemiş. Bazı hareketleri yaparken ağaçlara tutunarak destek almış. Ona rağmen düştüğü olmuş.

50 gün sonunda ise tüm hastalıklarından tamamen kurtulmuş. Artık kendi ayakları üzerinde hareketleri herkes gibi yapıyormuş. Her sene Çigong alıştırması yapmak için de buraya gelmeyi gelenek haline getirmiş. Artık evinde “O” çocuklarına bakıyormuş, onlar ona değil..

“Çigong’la tanışmış olmaktan mutlu musunuz?” diye sormuş Chan.
“Evet ama isterdim ki daha genç iken tanışayım”
“Hala gençsiniz” diye iltifatta bulunmuş Chan.
“Evet burdaki hocalar da ‘95 yaşınıza gelmedikçe size yaşlı muamelesi yapılmayacaktır’ sözü verdiler”.

33 – Sadece Küçük Bir Problemdi

Bay Lu yüksek okul öğretmeni ve haber muhabiri. Akciğer kanseri omuş ve sağ tarafı ameliyatla alınmış. Bir buçuk sene kemoterapi görmüş ve nispeten gerilemiş.

Haber muhabiri olduğu zamanlar herkesi ameliyat ve kemoterapi konusunda cesaretlendiren kişinin kendisi olduğunu hatta kanserle mücaedele derneğine sekreter olarak atandığını söylüyor.

O zamanlar Zhineng Çigong’dan haberi yokmuş. Şangay’da o sıralar pek çok Çigong türü varmış ama pek ilgisini çekmemiş. Peki ilgisini çeken ne olmuş?

2 yıl önce boynunda iki adet kanserli kist oluşunca doktorlar yardım edemeyeceklerini söylemişler. Ameliyatı kaldırabilecek güçte olmadığını ve çok riskli olduğunu belirtmişler. Artık yolun sonu diye düşünmüş.

Sonra bir gün Lao-Shi Şangay’da eğitim veriyormuş. Birisi de ona bilet vermiş. O da merak edip katılmış. Sadece onun konuşmasını dinlerken inanılmaz şekilde içi enerji dolmuş. Eve çok iyi halde dönmüş, iştahı da yerindeymiş. Yediği herşeyin tadı bir başka güzel gelmiş.

Hemen karısıyla beraber Merkez’e gelmişler. Hocasına neden geldiğinin sebeplerini anlatırken, hocası “peki göster bakalım şu kistlerini” demiş. Bir yandan ensesine doğru Çi verirken, “bunlar önemsiz vakalar,  dokun bakalım hala oradalar mı?” diye sormuş.

Lu elini boynuna götürdüğünde hiçbir şey bulamamış ve sevinçten şoka girmiş. Duruma hayret eden karısı kendisinde de bir tümör olduğunu söylemiş. Aynı şekilde onun da tümörü anında oracıkta iyileşivermiş.

Kahkahalarla sevinirken artık göğsünün de ağrımadığını hissetmiş. Eve dönüp hastaneye gittiklerinde doktorlar şaşkına dönmüş.

Usta Chan ilgili hocaya “neden bazı insanlar hemen anında iyileşirken bazıları aylarca çalışmak zorunda kalıyor” diye sormuş. Hoca da “her insanın Çi’ye verdiği tepki aynı olmuyor, kimisi çok açık oluyor hemen alıyor. Biz Merkez’de tümörleri hemen iyileştirecek güçlü bir Çi alanı oluşturduk, buraya adım atan herkes bundan faydalanıyor. Karı koca ikisi de açıktı. Şifa veren tek başına benim Çi gücüm değildi, ortamdaki yoğun şifa gücü ve onların da bunu kalpten istemelerinin kombinasyonuydu” demiş.

Merkezdeki kimse tek başına kendisi süper güçlere sahip değil. Çigong bilimsel olarak akademik bir yaklaşımla öğretiliyor ve Çi’nin herkes tarafından anlaşılması için çabalanıyor.

34 – Eşim, Gelecek 30 Yıl Sana Ben Bakacağım!

Daha 27 yaşında üç çocuk annesi Bayan Hao kalp hastası ve artirit olmuş. Sakat bacaklar ve yetersiz bir kalple, bir dolu ağrı kesici alarak hayatını geçirmeye başlamış.

Hastalığı durağanlaşınca değneklerle işine dönmüş. 1982 yılında kalbi yine teklemiş ve apar topar ameliyata girmiş. Ameliyat başarılı geçmiş ve 9 sene bir sonraki teklemeye kadar herşey yolunda gitmiş.

1992’de iştahını kaybedip tanımsız ağrılar başlamış. Önceleri küçümsemiş ama daha sonra safrakesesinin taşla dolu olduğunu öğrenmiş. Safrakesesinde hiç sıvı kalmadığı için yapılacak birşey yokmuş. Kalbi yüzünden ameliyat olma şansı da yokmuş. Ağrılara dayanıp öleceği günü beklemeye başlamış.

Sonra bir arkadaşı gelip Çigong için onu cesaretlendirmiş. Onun da bir zamanlar kalp problemi varmış ve bu sayede kurtulmuş. Denize düşen birinin kendisine sarkıtılan can simidine sarıldığı gibi bu fikrin peşinden koşmuş. Kocasını da ikna ederek Merkez’e gelmişler. Merkez’e gelmeden tren istasyonunda doktoruyla vedalaşırken, doktor: “Çigong mu? 500 Yuana bahse girerim faso fiso birşey” demiş. “Onu 1000 yapalim, iyileşip geri döneceğim” demiş.

Merkeze gelince kendini evinde hissetmiş. Hocasını görünce hocanın ilk sorusu “Yorucu bir yolculuk muydu?” olmuş. “Hayır” demiş. Hocası hemen onu gruba sokmuş ve ilk dakikadan itibaren çalışmalara başlamış.

Lao-Shi’yle tanıştıktan sonra 4 gün boyunca aşırı ateşlenme olmuş ancak okul içinde bu iyi olarak bilenen bir alamet olduğu için çalışmalara aksatmadan devam etmiş.

“Peki sen bunu nasıl anladın?” diye sormuş Chan.  Normal zamanda ateşlense bu kadar enerjik ve iştahı açık olmayacağını söylemiş. Üstelik böyle birşeyin olabileceği ve herkesin de bunu deneyimlediğini bildiğini eklemiş.

1 ay içinde safrakesesinde hiç taş kalmamış. Bir kavanoz çıkarıp biriktirdiği taşları göstermiş. Hediyelik eşya gibi saklıyormuş:).

Kocası ne yapmış? Bütün hastalıklarından kurtuldukça daha genç ve güzel göründüğü için kocası bayram etmiş. Kocasına iyi olduğunu söyleyerek onu eve uğurlamış. Vedalaşırken de “Ortak, sen geçmiş yaşamda bana 27 yıl baktın, ben de sana önümüzdeki 30 sene boyunca bakıyor olacağım” demiş.

Deneyimlerini anlatmaya başlayan Hao, ayakta yapılan meditasyon esnasında safrakesesinin evrene açıldığını ve kapanırken içine Çi aldığını imgelemiş. Kendini yoğun bir Çi kütlesi olarak hissetmiş ama fiziksel beden olmaksızın. Bir gün de meditasyon esnasında Lao-Shi’ye dua etmiş: “Şu anda çok meşgulsündür biliyorum ama benim adım Hao, ben çoktan iyileştim, Çi herşeyi iyileştirecek güce sahiptir”.

“Ha bu arada, doktorunuzdan 1000 Yuanı alacak mısınız?”

“Elbette, alıp Merkez’e bağışta bulunacağım:)”.

35 – Beklenmedik Şekilde Çoçuğum Ayağa Kalktı

1979 yılında evlendikten hemen sonra sağlığı kötüye giden Jing, önce midesiyle başlayıp daha sonra karaciğeri ve akciğerlerinin iflas etmesiyle boğuşurken 2 yıl sonra baba oluvermiş. Bu onu çok mutlu etse de, çocuk doktoru üst dudağın arkasında bir kütle görmüş. Ordan geçen kan damarlarında kanser bulmuşlar.

Normalde bu tarz tümörler normal bir insan için çok büyük bir tehlike oluşturmasa da, küçük çocuk için ameliyat edilemez bir bölgede olması sıkıntı yaratmış. Tümör gün geçtikçe büyümeye başlamış. Gezmedik hastane bırakmamışlar. Doktorlar tümörü dondurma metodundan tutun da lazerle yakma metoduna kadar pek çok yol denemişler ama nafile. Aksine tümörü daha çok uyarıp büyümesine yol açmışlar. Dudakları burnunun altında şişerek burnunu da itmeye başlamış. Çocuğunu kaybedecek diye çok korkmuş.

Peki ya kendi sağlığı? Bunu düşünecek zaman yokmuş. Doktorlar cilt kanseri deseler de umursamamış. Çocuğu bu durumdayken kendi kanser olmuş olmamış, ne önemi varmış.

Çocuğu 10 yaşına geldiğinde tümör o kadar büyümüş ki patlıcan burunlu bir çocuk olmuş. Zorla nefes aldığını gördükçe içi burkuluyormuş. Doktorlar 6 aylık ömrü kaldığını söylemişler.

Bütün aile perişan olmuş. Bir gün bir aile dostu Çigong’dan  bahsetmiş. Bütün bu hastaneler çözüm bulalamışken, bu Merkez nasıl çözüm bulsun diye düşünmüşler. Hastanede herşey gözle görülür şekilde yapılıyormuş. Bıçağı, iğnesi, serumu, ilacı.. Çigong denen şeyde gözle görünür hiçbir şey yokmuş. Çi’yi gözle görebiliyor musun? Hayır! Bu yüzden de inandırıcı gelmiyormuş. Bu tavsiyeye kulak asmamışlar.

Zaman geçtikçe, aynı zamanda Çigong uygulayıcısı olan bir arkadaşı onu cesaretlendirmeye çabalamış. Oğluna bu şansı tanımak zorunda olduğunu söylemiş. “Gözle gör yada görme, ya çalışırsa!”.

Arkadaşının içtenliği onu biraz olsun ikna etmiş ve inkar ettiği Çi ile yüz yüze gelmek için Merkez’e yola koyulmuşlar. 24 gün sonunda oğlunun tümörü sadece gerilemekle kalmamış bir yandan da küçülmeye başlamış. Kendisi de buradaki enerjiyle iyileşmeye başlamış ve bisiklet sürebilecek kadar enerjik olmuş. Ziyaretleri Lao-Shi’nin bir eğitim için gelmesiyle tavan yapmış. Tümörleri olanların ayağa kalkmasını ve ellerini o bölgeye koyarak ufalıp yok olduğunu hissetmelerini istemiş. Oğlu ayağa kalkıp elini oraya tuttuğunda mucizevi şekilde tümör yok olup gitmiş. 10 yaşındaki çocuğunun tümörü gitmiş! Evet gitmiş! O kadar sevinçliymiş ki, gayri ihtiyari kendininkine de dokunmuş, o da gitmiş! Rüyada mıyım diye sormuş kendi kendine. Oğluna dokunmuş, yoklamış, gerçekten hiçbir şey yok. Gözyaşları sel olmaya başlamış.

“Gerçekten de öyle bir anda mı yok oldu?” demiş Chan.

“Evet, bir anda, gerçek!”.
“Peki geri gelmedi mi daha sonra?”
“Hayır, sadece küçük lekemsi bir şey kaldı, o da bir daha hiç büyümedi!” demiş Jing.

Merkezde kalıp bir süre çalışmalara katılan Jing’in mevcut tüm rahatsızlıkları da yok olup gitmiş. Bunu sağlayan ise en çok duvar çalışması olmuş. Oğlunun rekoru tek seferde 700! İnanılmaz..

Artık bir hoca olan Jing gülerek “Benimki 1200!” demiş. Hemen Usta Chan’e duvar önünde biraz şov yapmışlar.

“Peki oğlun şimdi ne yapıyor?”
“Artık 17 yaşında, liseye gidiyor. Ben burda hoca olarak kaldım, minnet borcumu böyle ödüyorum. Gelenlerin durumlarını bizden daha iyi anlayan olamaz. Aileme ve sevdiklerime de burdan Çi yolluyorum.”

Jing’in mektup yollar gibi Çi yollaması çok enteresan. Mantık küpü,  sadece gördüğüne inanan bir insanın nereden nereye geldiğinin ispatı!

36 – Başkalarını İyileştir, Kendin İyileş!

Bayan Chiao’nun hikayesinde iyileşme rotası firaz farklı.

1977’de oğlu doğduktan sonra eklemlerinde artirit görülmüş. Dalakta ve karaciğerde de büyüme varmış. Kalp yetmezliği de cabası. Bun takiben baş ağrıları ve astım…

Aile içinde de hep sürtüşmeler oluyormuş, bir gün mutlu bir gün mutsuz, bazen öfkeden önüne ilk gelene vurmak istermiş.

Hastanede doktorlar yapılacak çok birşey olmadığını söyleyip rahatlatıcı ilaç yazmışlar. Doktorlar yardım etmiyor, ailesi de onu sevmiyorken “nasıl?” iyileşeceğini düşünmüş. İntihar için bir avuç dolusu hap yutmuş. Başarısız olduğu gibi bu sefer de mide problemi başlamış. Takip eden 8 yıl ağrılar içinde geçirmiş.

1988’de Lao-Shi kasabalarına geldiğinde, onu ne olursa olsun görmek istemiş. Ama kocası karşı çıkmış. Çigong’un şarlatanlık olduğunu söyleyerek izin vermemiş. Kendi de gidemezmiş çünkü kocasının yardımı olmadan yürüyemezmiş.

Peki kocasını nasıl olmuş da ikna etmiş? Kendini yerden yere atarak protesto etmiş. Kocası da konu komşuya rezil olmamak için götürmeyi kabul etmiş. Toplantı salonuna geldiklerinde daha gruba katılır katılmaz kalbinde ve ruhunda bir açılma hissetmiş. Başladığı ilk günden itibaren etrafındakilere şifa vermeye başlamış.

“Başkalarına şifa mı? Ya seninkiler? İyileşmiş miydi?” diye sormuş Chan.
“Tam olarak değil. Yalnız şifa gücümü farkedince hızımı alamadım, kendiminkini unuttum, sanki benim hiç hastalığım yokmuş gibi iyi hissediyordum” demiş Chiao. Alıştırmalarını hiç aksatmamış ve her boşlukta insanlara şifa vermeye devam etmiş. Kendi bölgesinde de hatırı sayılır bir şifacı oluvermiş. Sonra farketmiş ki kendi hastalıklarından eser kalmamış.

Peki karşı çıkan kocasının tavrı ne olmuş? Ondaki birkaç hastalığı, oğlunun gözlerini ve kızının baş ağrılarını tedavi edinceye dek inanmamakta ısrar etmiş, sonra ise baş destekçisi olmuş.

Başkalarına şifa verirken şifa bulan insan! Bayan Chiao…

37 – Sınıf Arkadaşlarının Alay Konusu

Liu öğrenciyken o kadar ağır duyma problemi varmış ki, tenefüs zilini dahi duymazmış.

Elektronik cihazlar, akapunktur ve bir dolu yol denediyseler de başarı sağlanamamış. Sonra okuldaki bir hocası ona Zhineng Çigong tekniği olan La-Chi (açma kapama yönetmiyle Çi yakalama) öğretmiş. Günde 4 saat alıştırma yaparak iki hafta sonunda kulakları eskisinden de çok ağrımaya başlamış. Hocasının tavsiyesiyle üstüne üstüne gitmiş ve ağrı yok olduğunda duyma kabiliyeti de geri gelmiş. Hocası o kadar sevinmiş ki onu rol model olarak kullanıp Çigong’u herkese anlatmaya başlamış.

Okuldaki çocuklar ise Çigong öğrenmek yerine onunla alay etmeye başlamışlar. Çi’yi hissedebildiğini söyleyince inanmadıkları gibi delilikle suçlayıp sataşmaları çoğaltmışlar. Hiç rahat bırakmadıkları için eskisi gibi çalışamaz hale gelmiş.

1 sene kadar sonra ailesi onu Merkez’e götürmeye karar vermiş. Buradaki hocalarla ciddi çalışmalara koyulmuş ve oranın güvenli aile ortamında eskisinden de iyi duyar hale gelmiş.

“Eğer Çi’yi hissetmek ve ona inanmak delilikse, Merkez’in tamamı tımarhane demektir:)”

38 – Çin Seddi’ne Elveda De!

1994 Ağustos’unda rutin testlerden sonra doktorları Bay Shu için acı teşhisi koydu, ama o bunu uzun bir süre öğrenmedi.

Check-up’tan sonra karısı ona aniden çok iyi davranmaya, bir dediğini iki etmemeye başlamış. Hatta her zaman çok gitmek istediği Çin Seddi’ne gitmeyi bile teklif etmiş. Bu teklifi yaparken de Çin Seddi’ne yakın bir yerde insanların kendi kendilerini iyileştirdiği bir Merkez’den de bahsetmiş.

İşkillenen kocası yakında iyileşecekse binlerce kilometre uzaktaki yere gitmenin anlamsız olacağını söylemiş. Karısı da asıl amaçlarının Çin Seddi olduğunu, oraya kadar gtimişken meraktan uğramaları gerektiğini söylemiş.

Sonunda Çin Seddi’ne gitmişler ancak yürüyüş esnasında çok yorgun düşmüş ve ardından iştahını kaybetmiş. Acaba kendinden saklanan birşey mi var diye şüphelenmeye başlamış. Sonra da, Merkez’e doğru yol aldıklarında bu kez iyi olma umuduyla içini mutluluk kaplamış.

İçeri adım atar atmaz kendini evinde hissetmiş. Çok yorgun olmasına rağmen programı öğrenip katılmaya karar vermiş. 3 gün içinde hemen aşama kaydedip iştahı yerine gelmiş, çok güzel beslenip enerjisini toplamış. Lao-Shi’nin kitaplarından birini bir çırpıda okuyup Çi’ye olan inancı artmış ve derslere daha şevkle girmeye başlamış. Çi’yi heryerinde hissetmenin mutluluğunu yaşamış. İyileştiğini hissediyormuş.

Peki o zamana dek hiç mi hastalığını öğrenmemiş? Hayır. 24 günlük çalışmanın sonunda stajer bir uygulayıcı onun üzerinde Çi çalışması yaparken onun elindeki doktor raporunu görmüş. Karaciğer kanseri! Haberi duyunca şoka uğramış, bu kadar kötüsünü beklemiyormuş. Ama o kadar iyi hissediyormuş ki, kanser ya terketmek üzere yada çoktan terk etti diye düşünmüş.

Birkaç gün sonra meraktan ultrason altına yatmış ve doktor mutlu haberi vermiş, tümörden eser kalmamış. Bunu zaten çoktan hissetmiş ama emin olmak onu mutlu etmiş.

Peki iyileşmek için nasıl bir yöntem geliştirmiş? İmgelemeye ağırlık vermiş. Her nefes alışta ve açma hareketi yapışta gözkyüzünü hayal etmiş ve her kapama hareketinde de nefes verirken Çi’nin tepeden tırnağa bedenine girdiğini ve tüm vücudunu kapladığını düşünmüş. Sanki evrenle bir olmuş.

“Tekrar Pekin’e gelirseniz planınız ne olur?” sorusuna “Çin Seddini görmek olur” demiş. “Zaten görmediniz mi?” sorusu gelince de “Evet ama yeterince güçlü tırmananamıştım, rövanş istiyorum” demiş.

39 – Sizin Dişi Mi Erkek Mi Olduğunuzu Bile Söyleyemezdim

Shan 5 sene önce final sınavlarından bir gün önce kör olduğunu söylüyor.

“Peki buraya geldiğinde beni görebilmiş miydin?” diye soran Usta Chan’e “Evet, ama kadın mısınız, erkek misiniz ayırt edemezdim” diye cevap vermiş.

Problemi için çalmadığı kapı kalmamış ama takrar görmesini sağlayacak bir umut doğmamış hiç. Daha önce Merkez’de akciğer kanserini yenen arkadaşı gelmiş aklına. Son umut olarak oraya gitmeye karar vermiş.

Arkadaşları ve hocaları aile ortamı içinde ona çok destek olmuşlar. Bir gün ise mucize gerçekleşmiş. Diğerleriyle Çigong çalışırken, duvardaki “Çi Heryerde!” yazısını okumuş. 5 yıldan bu yana gördüğü ilk şey olmuş bu! Sonraki hergün görme yetisi daha artmış ve artık ışıktan korkmayan birisi olmuş.

Şimdi ne yapmak istediği sorulunca Merkez’de kalıp kendini Çigong ilmine adayacağını söylemiş.

40 – Profesörün Hayatını Bir Portakal Kurtarmış

Profesör Meng, soy ağacının bilge Meng Tse zamanları olan 71. Jenerasyona dek uzandığını söylüyor. Hiç şüphe yok ki kendi de bir bilge. Kendisi bir elektronik dehası ve devlet için uydu programında görev almış.

1992’de kemik iliği kanseri olduğunu öğrenmiş. Kanser bacaklarına, karaciğerine ve tüm vücuduna yayılmış. Doktorlar 3-4 ay ömür biçmişler. Pek çok arkadaşı sanki yarın ölecekmiş gibi vedalaşmaya gelmişler. O da onlara ölmediği sürece ölü sayılmayacağını söylemiş. Çok güçlü ve cesur bir insan!

Bu cesareti veren ne olmuş? Bilim insanı olmasına rağmen mucizelere inanırmış. 2 yıl önce Lao-Shi ile ilk münasebetinde beynindeki bir pıhtı iyileşmiş. Kredisini kullandığını düşünüp bir daha ona yardım etmeyeceğini sanmış. Bu yüzden ona mektup yazmış. Hep kasaba kasaba, şehir şehir dolaşan Lao-Shi’nin ne zaman vakit bulup mektubu okuyacağı merak sorusu imiş.

Hiç beklemediği bir zamanda bir gün postayla kendisine bir portakal gelmiş. Protakal Lao-Shi’den geliyormuş. Ardından da 6 uygulayıcı Çi vermek üzere gelmişler. Hiçbir yerini hareket ettiremeyen Meng’e imgeleme yoluyla parmaklarını ve ellerini hareket ettirmeyi öğretmişler. Evrene açılıp, Çi’yi bedenine yüklemeyi başarmış. Liderleri ayrılmadan önce “Mucizeler gerçekleşir, gerçekleşmek zorunda” demiş. Ona kalpten inanarak uğurlamış. Kemoterapiye devam etmiş, kanser onu 3 kez daha yoklamış. 1 yıl önce ise tekrar ortaya çıkmış.

“Çigong’a olan inancınız nasıl sağlam kaldı?”
“Biz bilim insanları kanıt ararız, ben de aynı şekilde yaklaştım. Çi’nin elektronik olaylarla ilgili bağlantısını pek çok deney yaparak çözmüştüm. Mesela bitik pillere verilen Çi ile baterilerin nasıl tekrar şarj edilebildğini gördüm. Pek çok üniversitenin de Merkez’e olan ilgisini yakından takip ediyorum.

Profesör Meng, Usta Chan’e ayrılmadan önce Çi ile ilgili deneylerinden 2 klasör veri teslim etmiş.