51 – Uzun Bir Yol

Merkezin çalışanlarından sorumlu yöneticisi Bay Liu çok mütevazi ve sevimli bir insan. Bir gün yemek yerlerken, Usta Chan’e kendi yaşadığı deneyimden bahsetmek istemiş.

Asker kökenli bir insanmış. 1978’de yüksek şeker hastası çıkmış. Bir süre hastanede yattıktan sonra onu eline bir çanta ilaç vererek taburcu etmişler. Artık ilaçlara makhkum bir hayat sürmeye başlamış. 1 yıl içinde iyice güçten düşerek iş yapamaz hale gelmiş ve 42 yaşında erken emekli edilmiş.

O sıralarda Çigong çok bilinen birşey değilmiş. 1987 yılına kadar da Çin’in siyasi durumundan ötürü duyulmamış.

Çigong’a başladıktan sonra bile 2 sene boyunca hastalığıyla mücadele etmiş. Şekeri bu esnada bir iyileşip bir kötüleşmiş. 1989’da tamamen iyileşmesine rağmen çalışmaları hiç bırakmamış. Buna “Çıktığım çok uzun bir yol, uzun bir fetih” diyor Liu. Yeme içme gibi, Çigong da hayatının bir parçası olmuş.

Peki herkes birkaç ayda iyileşirken onunki neden bu kadar uzun sürmüş? Liu, her öğrencinin iyileşme sürecinin kendine ait olduğunu söylüyor. Burada Merkezin atmosferinden dolayı öğrenciler çabuk iyileşebiliyormuş.  Herşeyden önemlisi de burada binlerce iyileşmiş vakanın olması yeni gelen öğrencilere büyük moral veriyormuş. Ancak yine de öğrencinin Çi’ye inancının tam olması ve onu kullanmada ustalaşması en önemli şeymiş.

Peki bunu Çin’liler dışında diğer insanlar kullanıp sonuçları ikiye katlayabilir mi? “Çi evrenseldir” diyor Liu. Bu hikayeleri herkesin duyması için yayılmasını istediğini, her milletten insanla seve seve bilgilerini paylaşmak istediklerini belirtiyor.

52 – Aynı Suda Yüzer Gibi

1994 Eylül’ünde rahim kanseri olduğunu öğrendikten sonra, Bayan Sun doktor tavsiyesi ile ameliyat olmuş ve ardından 5 kemoterapi seansı almış. Ancak 7 ay içinde kanser tekrarlamış ve tekrar ameliyat kararı alınmış.

“Yine mi ameliyat!” diye isyan etmiş Sun. Bundan da sonuç alınamayacaksa ne kıymeti olabilir ki sürekli ameliyat olmanın? Böyle kara düşüncelere dalmışken yardımına bir dostu yetişmiş ve Çigong’dan bahsetmiş. Neden olmasın deyip kabul etmiş.

Kamu çalışanı olarak normalde böyle şeylere inanmaması beklenirmiş, çünkü Çi elle tutulur gözle görülür birşey değilmiş ve bilimsel hiçbir yanı yokmuş.  Diğer insanlar olduğunu söylese de denemeden inanmayan tiplerdenmiş Sun.

Denesen ölür müsün? Yaklaşımı onu ikna eden şey olmuş. Aslında ölüm de o esna da tam da korktuğu şeymiş. Ailesi eşiliğinde Merkez’e gelen Sun daha adım atar atmaz Çi enerjisine uyumlanmış. O kadar hafif hissetmiş ki, sanki suyun üzerinde yüzüyor.  İnanılmaz bir şekilde birkaç gün içinde kanserinden tamamen kurtulmuş.

Peki Çi’ye bu kadar çabuk uyumlanıp hemen iyileşebilmesinin sebebi ne olmuş? Şimdiye kadar blokeler koyarak yaşayan eski Sun’la vedalaşmak isteği olabilir diyor yeni Sun. Bu yüzden de daha adım atar atmaz kendini serbest bırakıp, bilgilerin ve enerjnin ona akmasına izin vermiş. Lakin nedenin ne olduğunu çok da umursamıyor, önemli olan iyileşmiş olması. İyileşmesine rağmen çalışmalarını düzenli bir şekilde aksatmıyor.

Arkadaşına bu mutlu haberi verip vermediğini sormuş Chan. Sun da tam o esnada oradan geçmekte olan birini çevirip durdurmuş. “İşte arkadaşım bu, hadi onunla röportaj yap” demiş.

Evet, sıradaki…

53 – Kadın Savaşçı

Sessiz, sakin ve yumuşak yapısının altında çok güçlü bir insan yatıyor Bayan Guo’nun. Bunu hikayesini dinleyince daha iyi anlayacaksınız.

2 yıl önce, hastalığına karşı savaş açmış. Kazanan o olmasına rağmen düşmanlarına karşı ölünceye kadar savaşacağına and içmiş.

Peki neyin savaşını kazanmış? 1993’e geri dönüyoruz. Kanser olmuş ve ameliyatla tümörünü almak istemişler. Kanser kemoterapi esnasında tekrarlayıp lenf bezlerine yayılmaya başlamış. Artık yolun sonu diye düşünülmeye başlanmış.

Okulda profesör olan kocası bu kader anında Çigong hakkında bilgi toplamış ve onu bu konuda cesaretlendirmiş.

“Bir profesör olan kocandan böyle bir öneri seni şaşkına çevirmedi mi?” diye sormuş Chan. Guo hiç şaşırmadığını söylüyor çünkü kocası çok açık fikirli ve yeniliklere açık bir insanmış. Üstelik en modern hastanelerde çözüm arayışları sonuç vermemiş. Bu yüzden yeni bir şeye sıcak bakmak hiç de anormal gelmemiş.

Merkez’e gitmeden önce Lao-Shi’nin kitaplarını okumaya başlamış. Orda Çigong’a odaklanan birinin her türlü hastalığı yenebileceğini kafasına kazımış. İçindeki savaşçı kişiliği çıkaran da bu olmuş.

Sabahın erken saatlerinden akşamın geç vakitlerine dek durmadan çalışmış. Herşeyin kendinde bittiğine inanıp hiç ara vermemiş. Mücadeleye gün ve gün devam etmiş. O kadar ki, Çigong’la yatıp kalkmaktan hastalığını zaten unutmuş. Bu sayede daha çok enerji toplayıp 3 ay içinde kanserini tamamen yenmiş.

“Peki kanseri yeneli 2 yıl olmuş, neden hala burdasın?” diye sormuş Chan.  İçindeki savaşçı ruhu canlı tutmak için her sene düzenli olarak buraya gelip çalışırmış. Hastalıktan kurtulmanın yeterli olmadığını, hastalıklara karşı korunmak için de düzenli çalışmanın gereğini savunuyor Guo.

“Peki diğer insanlarda da bu disiplin var mı?” diye merak ediyor Chan. “İnsanların bir kez Çigong sayesinde iyileşme deneyimi yaşaması, ömür boyu Çigong’un hayatlarının bir parçası olması için yeterli bir sebep!” demiş Guo.

54 – Hey Bu Benim Ayak Parmağım!

Röportaja başlamadan önce ayak parmaklarını göstermiş Bay Zhang. Sonra da hikayesini anlatmaya başlamış.

6 yıl önce sol ayağı bir kazada kesilmiş. İyileştiğini sanarken baş parmağını hissetmediğini farketmiş. Ne soğuğa, ne sıcağa, ne  de dokunmaya karşı hissizlik!

Doktorlar artık o sinirlerden ümidi kesmesini ve başparmaksız bir yaşama hazır olmasını söylemişler.

Merkez’e de başparmağı için değil, genel olarak vücudunu güçlendirmek üzere gelmiş, çünkü üzerinden zaten 6 yıl geçmiş ve çoktan onu gözden çıkarmış.

Ancak 2 aylık bir çalışmadan sonra sinirlerini tekrar hissetmeye başlamış ve beyinden gelen sinyalleri algılamaya başlamış. Tekrar ayağını hissetmek mucizevi bir şeymiş, özellikle de 6 yıl sonra. Kendini uyanan bir yanardağ olarak tanımlıyor Zhang.

“Peki başparmak değil de, sorun komple ayak olsaydı, aynı başarı yakalanır mıydı?” diye merak ediyor Chan. Zhang, Çi’nin adres sormadığını, akmaya başladığı zaman önüne gelen tüm blokajları açtığını belirtiyor. Zhang artık bir Çigong hocası olmaya karar vermiş. Çi dünyasında herşey mümkün!

55 – Hey, Senin Sorunun Ne?

Bayan Wang geçtiğimiz 14 yıl boyunca sol omzu sağ omzundan daha yukarıda bir şekilde dolaşmış ve eğilmekte zorluk çekiyormuş. Kalıcı sırt ağrılarına ne Batı ne de Çin tıbbı çare bulamamış. Kocası ve kızının desteği ile Merkez’e gelmeye karar vermiş.

Uzun tren yolculuğundan sonra yorgun düşmüş. Kayıt olmak için sıra beklerken arkasından biri yanaşıp omzuna dokunarak, “Hey, senin sorunun ne?” diye sormuş. Uykudan uyanırcasına gayri ihtiyari bir tepki vererek doğrulmuş! Arkasında ona gülümseyerek bakan muzip bir Çigong hocası varmış. O zamandan beri de vücudu dik durmaya devam etmiş. Bu sahneyi anlatırken canlandırmak için Wang hızla ayağa kalkıp doğrulmuş.

Peki daha kayıt bile olmamışken iyileşince evine geri mi dönmüş? Hayır. Bu cevabı veren o değil, yanında oturan genç bir bayan vermiş: ”Dalga mı geçiyorsun, annem Çigong çalışmalarına çok kaptırdı kendini, onu durdurabilene aşkolsun. Hatta durdurmaya çalışınca paparayı yedik”.

“Peki sen neden burdasın, annen için mi?” sorusuna ise “Kısmen. Benim de buraya gelmeden önce şekerim vardı, hepsi burda normale döndü, ben de artık normal bir insanım”.

Bir aileden çıkan 2 mucize…

56 – 50 Sene Sonra Şarkı Söyledi

Bayan Chin 50 sene boyunca depresyondan çıkamamış ve en son 22 yaşında şarkı söylediğini söylüyor.

Hükümet tarafından istenmeyen insan ilan edildiğini ve devrimde kötü anılar yaşadığını, önceleri eğer üzgün ve çatlak davranırsa insanların onu rahat bırakacaklarını sandığını ama sonradan bir yaşam şekli halini aldığını belirtiyor. Artık yüzü gülmeyen ve şarkı söylemeyen asık suratlı bir insana dönüşmüş. Bu esnada peptik ülser ve böbrek iltihabına yakalanmış. Zaten karamsar olan  Chin kendini eve hapsedip ilaçlara mahkum olmuş.

Hayata küsmüş bir şekilde sonunu beklerken biri gelip Merkez’den bahsetmiş. İç organlarının tekrar şifa bulması umuduyla yola koyulmuş.

Peki yaşı itibariyle çalışmalara ayak uydurmada zorluk çekmiş mi? Merkeze adım atar atmaz, insanların ve hocaların da desteği ile bir anda kendini 10 yaş genç hissetmiş. Aynı odayı paylaşan 8 arkadaş ile kardeşten de öte olmuşlar. Kısa bir süre içinde kendini onlarla şarkı söyleyip dans ederken bulmuş. 50 sene sonra bir anda kendini şarkı söylerken bulunca çok şaşırmış. Her kahkaha ve şarkı hastalıkla alakalı ne varsa silip süpürmüş.

Sadece depresyonu değil bütün iç organları iyileşmiş. Bir gün durmadan kusmaya başlamış. İçinden siyah siyah şeyler çıkmış. Ondan sonra da hızla iyileşmeye başlamış. Bunun iyi bir şey olduğunu söylemişler, zira içindeki bütün negatif şeylerin bu şekilde atılmış olduğuna inanıyorlarmış.

Röportajın sonunda Bayan Chin dayanamayıp şarkı söylemeye başlamış ve Usta Chan’i de buna dahil etmiş:

“Biz dünyanın her köşesinden gelip toplandık

Tek bir amaç uğruna-yaşamın gizemini bulmaya

Kendimizi serbest bırakmaya..

Zhineng Çigong Okuluna siz de gelin

Kusursuz zihin beden bütünlüğünü yakalayın!

Ahenk içinde, mutlu, doğal, nazik, ortak zeka, yüksek moral!

Kendinizi serbest bırakın, serbest bırakın!”

57 – Kendi Kefenimi Bile Hazırladım

Bayan Wen senelerce yüksek tansiyon hastası olarak yaşamış. Geçtiğimiz sene ise beyin kanaması geçirip ameliyat olmuş ve ardından yürüyemez hale gelip yatağa mahkum olmuş. Doktorlar gidişat konusunda hiç de olumlu düşünmüyormuş. Onları dinleyince yaşama şansının çok az olduğunu anlamış. Kendi cenazesinin hazırlıklarını yapmaya başlamış.

Sonra bir arkadaşı Merkez’den bahsetmiş. Seyahat edemeyecek kadar zayıf olduğu için önce kabul etmemiş ama sonra nasıl olsa öleceğini düşünüp, hiç olmazsa bir amaç uğruna öleyim diyerek yola koyulmuş.

Oğlu onu sırtlamış, kızı da eşyalarını taşımış ve onu 2 ay önce Merkez’e getirmişler. Daha ilk gününde kendi başına ayağa kalkıp birkaç adım atacak gücü bulmuş. Hocasının desteğiyle diğerleriyle eş zamanlı çalışmalara katılmış.

Bir gün Lao-Shi ile tanışıp el sıkıştıktan hemen sonra yüksek ateşle yatmış. Başına gelen hocaları ve arkadaşları ona Çi vermeye başlamışlar ve herşeyin yolunda olduğunu söylemişler.

“Doktor gelmedi mi?” diye sorunca “Ne doktoru, ben vücudum Çi’ye cevap verdiği için o an mutluydum” diye yanıtlamış. Meğerse hastalık vücudu yüksek ateş şeklinde terk ediyormuş. Ateş geçtiğinde yüksek tansiyonu normale inmiş ve o günden beri de artık ilaç kullanmasına gerek kalmamış.

“Peki kefeni filan napacaksın şimdi?” diye takılmış Chan. “Ben ölünceye kadar onlar çok eskir, hem birine versen ayıp olur, senin fikrin ne?” diyerek o da ona takılmış.

“En iyisi pesimist doktorlara soralım” diyerek gülüşmüşler.

58 – Ayrılmak İstemiyorum

 “5 ay!”. Bu Bayan Yu’nun Merkez’de geçirdiği süre. Evet ve ayrılmak da istemiyor.

Peki onun hikayesi nedir? Kalbine giden damarların tıkanması sonucu 47 yaşında ne kariyer kalmış, ne mutlu bir yuva, ne de sosyal hayat. Sonra Çigong’u duyunca umutla dolmuş.

İlk geldiğinde eğil kalk benzeri hareketleri yapamamaktan ve geri kalmaktan, yapmaya kalkınca da incinmekten korkmuş. Hocalarının ve diğer öğrencilerin verdiği cesaretle kendinden önce milyonlarca insanın yaptığı bu basit ama etkili hareketleri yapmak için azimlenmiş. Birkaç hafta içinde de girdiği ilk EKG testinde olumlu sonuçla çıkmış.

Birkaç yıl öncesine dönüyor Yu. Hastanede geçirdiği zamanları, bir an önce taburcu olmayı istediği ve karamsar günleri.  Şimdi ise buradan ayrılmak istemediğini belirtiyor. Buradaki aile ortamını, Çigong’un mucizevi gücünü, dostluğu ve içten sevgiyi bırakamayacağını söylüyor. Biri yardıma ihtiyaç duysa herkes o kişi için seferber oluyormuş, çünkü herkes herkesin halinden anlar durumdaymış. Şimdi o iyi olduğu için o da yardıma ihtiyacı olanlar için seferber olmak istiyormuş.

“Peki burda geçirdiğin günlerin maliyeti?” sorusuna gülerek yanıt vermiş. Burda çok az para harcandığını, üstelik o ücretin içinde yeme, içme, yatma ve eğitimin bir arada olduğunu söylemiş.

Aylık Türk parasıyla yaklaşık 50 TL ödediklerini söylüyor. Daha az insanlı olan odalar çok az daha pahalıymış ama kalabalığı seviyormuş. Zira o kalabalığın ne kadar içten ve birbirini kollayan insanlar olduklarına tanık olmuş.

“Yalnızlığın bedeli inanın daha yüksek!” diyerek noktalıyor.

59 – Bu Doktor Mesleği Bıraktı

Merkez’de görev alan ve Batı Tıbbı eğitimi almış olan 26 doktordan biri Dr. Zhang. Ancak Dr. Zhang yerine burada ona Hoca Zhang diye sesleniyorlar. Burada Hoca olmak doktor olmaktan daha prestijli!

Bulunduğu bölgedeki en büyük hastanenin baş dahiliyecisi olduğu halde, kendi damar hastalığına, kronik bronşitine ve artiritine çare bulamamış. Doktor olduğu için istediği ilacı almakta da özgürmüş üstelik. 1988’de gönülsüzce işinden ayrılıp emekli olmuş.

Emekli olunca canı sıkılan Dr Zhang parklarda vakit geçirmeye başlamış ve burada yapılan sabah çalışmalarına katılmış. Pek çok Çigong türü öğrenmiş. Ancak Zhineng Çigong öğrendiğinde diğer formlardan vazgeçmiş.

Nasıl bu karara vamış? 2 sebebi varmış. İlki Zhineng Çigong’un diğerlerine göre daha bilimsel oluşu. Abartılı bir yanının olmayışı ve hurafe şeyler içermeyişi. İkincisi teorik temellere oturması ve Lao-Shi’nin yazılarıyla doküman olarak yer alması. Kendi de bilim insanı olduğu için teorik kısmı onu cezbeden taraf olmuş.

“Bir kerede birden fazla Çigong türü yapılamaz mı peki?” diye sormuş Chan. “Buna kimsenin vakti olacağını sanmıyorum” demiş Zhang. Bir formda usatalaşıp sebatla onu çalışmanın daha faydalı olacağını savunmuş. Bunu pek çok spor dalını az çok bilip ancak birinde profesyonel olmakla benzeştirmiş. “Aynı gün hem futbol, hem basketbol, hem de voleybol oynayamazsın, oynasan bile içlerinden birinde çok iyi olmana imkan yok, çünkü içlerinden seçeceğin birinde hergün yapacağın düzenli idmanlar seni o dalda iyi yapabilir” demiş.

Çigong’u kalpten duygularla severek yapmış. Hem ilaçlara hem de hastalıklarına veda etmiş. O kadar enerjik hissetmeye başlamış ki, tekrar çalışma hayatına geri dönmek istemiş.

Peki hastaneye mi geri dönmüş? Hayır! Bunu düşünmemiş değil ancak ilaçlara veda eden bir insan olarak insanlara artık ilaç yazamayacağını belirten Zhang, onun yerine burada kalıp Hoca olarak hitap edilmeyi uygun bulmuş. Şimdi burada hem hoca hem doktor olarak yer alıyor.

“Peki burda da insanlar ölüyor mu?” diye merak etmiş Chan. “Elbette” demiş Zhang. “Her hastanede olduğu gibi burada da ölenler oluyor. Pek çoğu hastalıklarının son evresinde geldikleri için yenik düşebiliyor. Ancak tek bir farkla.. buraya gelen hastalar son anlarını huzur içinde acısız ve mutlu bir şekilde geçiriyorlar. Aileleri bile onların korku ve endişe yerine bu şekilde son yolculuklarına çıkmasına yardımcı olduğumuz için bize teşekkür ediyorlar” demiş.

Sonuçta herkes ölümle tanışacak. Bunu cihazlara takılı olarak, ilaçların gölgesinde yaşamakla, burada mücadeleci bir kişilikle huzur ve mutluluk içinde tamamlamak sanırım onlar için en iyisi olsa gerek…

60 – “S” Şekilli Bir Ucubeden Güzel Bir Bayana Dönüşüm

Şu anda çok çekici genç bir bayan olan Xu geçmişinin tam tersi bir cehennem olduğunu söylüyor.

5 yıl önce okul çantasını taşırken tek bir yana bükülmekten dolayı omurgasında şekil bozukluğu meydana gelmiş. Hiçbir doktorun faydası dokunmamış. Sonunda vücudu tam bir “S” şeklini almış. Kafası da o yöne doğru düşüyormuş. Geceleri yatarken şekil bozukluğundan dolayı iç organlarına baskı oluşuyor, bu yüzden de rahat nefes alamadığı için uyuyamıyormuş. Doktorlar açıkça acılarının artacağını ve öleceğini söylemişler.

Yakınlarından birinin tavsiyesi ile annesi onu Merkez’e getirmiş. Daha ilk gün bir mucize yaşamışlar. Hocası ona Çi enerjisi yüklediğinde kafası bir anda ortalanmış. Hayatında ilk kez bir gece olsun ağrısız uyuyabilmiş.

Hocası iyileşebilmesi için kendi Çi’sini kendisinin üretip toplayabilir hale gelmesi için çok alıştırma yapmasını söylemiş. O da harfiyen uygulamış. Günde 8 saatten fazla çalışmış. Şu anda vücudu normal şeklini almış durumda.

Eski halinin bir resmi olup olmadığını sorunca, “olsaydı bile saklamazdım” cevabını alıyor Chan.