91 – Trende Bile Ölecek Olsam Sorun Değil!

Bayan Xiang bir ilkokul öğretmeni. Zamanında bağırsak kanseri teşhisiyle ameliyat olmuş. 2 yıl sonra da kemoterapi almış. Kanser iyileşmediği gibi böbreklere sıçramış. Kanserin olduğu sol böbreğin alınması gündeme gelmiş.

Böbreklerinden birini feda etmek hayatını kurtarabilirmiş ancak kesin çözüm de değilmiş, ancak o an için yapılabilecek tek şeymiş.

O sıralarda Çigong’un mucizevi şifa gücünden haberdarmış ama yine de herşeyin en iyisini doktorların bileceğine inanarak böbreğiyle vedalaşmaya karar vermiş. Böbreği gidince bütün dertlerinin de gideceğine inanmış.

Ancak 3 ay sonra kanserin bu sefer mesaneye atladığı görülmüş. Çok zayıf olduğu için ameliyatı kaldıramayacağı düşünülerek bu seçenekten vazgeçilmiş. Kemoterapiden başka seçenek yokmuş. Ama daha önce de kemoterapi olmuş ve hiç faydası olmamışken, neden şimdi yine bunda ısrar ettiklerini anlamamış. Hiç umudu kalmamış.

Aklı yine Çigong’a kaymış. Daha önce birkaç basit Çigong formu denemiş ama hem fayda görmemiş hem de sebat etmemiş. Merkezde öğretilen Zhineng Çigong’u gerçekten merak etmeye başlamış. Kocasından onu Merkeze götürmesini rica etmiş. Kocası oraya ulaşmanın trenle günler süreceğini, bunu gerçekten isteyip istemediğini sormuş. “Ya yolda ölecek olursan?” diye de sormuş.

“Öleceksem trende öleyim!” diye cevap vermiş. Artık tek umudunun Çigong olduğuna inanmış ve cesur bir şekilde trene binmiş. Merkeze adım attığında hasta değil de öğrenci olarak çağırılması çok hoşuna gitmiş. Harika hissetmiş. Hasta yatağında ölümü bekleyerek yatarken, burada deli gibi antrenman yapıyor olmak bambaşka bir duyguymuş. Çalışmalar esnasında rahminden kan geldiği zamanlar olmuş ama takmamış, çalışmalara devam etmiş.

Doktora neden görünmediğini soruyoruz. “Ne doktoru?” diyor. Orada herkesin kendi doktoru olduğunu ekliyor. Yatalak durumdan bu enerjik duruma geçmiş olmak bile onun için son derece inanılmaz bir şeymiş. Bu yüzden sadece çalışmalara odaklanmış. Başına gelen her ağrı sızıyı da antrenmana ve Çi’nin iyileştirici gücüne bağlamış. Her gün kendini daha da enerjik hissetmeye devam etmiş. 3 ay içinde ise mesanesinde kanserin yok olduğunu haber veren doktorları olmuş.

Tümörleri gitti diye koyvermemiş. Savaşa ve mücadeleye devam etmiş. Bu mücadelenin ise öleceği güne dek sürmesinde kararlıymış.

Neden diğer formlardan değil de bu formdan özellikle fayda gördüğünü merakla soruyoruz. Bu formdaki enerjinin çok yüksek olduğunu ve beraber çalıştıkları için grup şifasının katlanarak daha da etkili olduğunu söylüyor.

92 – 60 Yaşında Gençliğinden Daha Esnek

Son yaptığı doğum epey problemli geçen Bayan Di, geçirdiği böbrek ameliyatı sonucu kalıcı hasarlara maruz kalmış. Yüksek ateşten dolayı aylarca hastanede yattığı olmuş. En son olarak da tümörün midesine sıçradığı görülerek yine ameliyat gündeme gelmiş.

Daha önce de ameliyat olup faydasını görmediği için ameliyata karşı hiç güveni yokmuş. Üsteklik kalbi zayıf olduğu için dayanabileceği konusunda da kuşkuları varmış. Tekrar hastaeneye gitmek yerine kendini parklarda bulmuş.

Neden? Diye soruyoruz. “Hastaneler yetti artık!” diye cecap veriyor. Parklarda kendi kendini iyileştirme sanatıyla uğraşan bir dolu insanı gördüğünde onlara gıpta ediyormuş. “Bu kadar yavaş ve yumuşak hareketler nasıl oluyor da bir insanı iyileştirebiliyor?” diye merak etmiş. “Bir faydası olmasa bu kadar insan her sabah buraya neden gelsin, deli olmaları gerek” diye düşünmüş. Deli bile olsalar onlara katılmaya karar vermiş.

Omuzlarındaki ve bacaklarındaki ağrılar ilk zamanlar onlara yetişmesinde zorluk çıkarsa da, herşeye rağmen kararlıymış. Bacağındaki platin, yandan çarklı yürüyüşüyle sergilediği durum, sağa çeken bedeni bile onu engeleyememiş.

Hastalıktan önce ise mükemmel bir vücüdu olduğunu söylüyor. Kocası ona resmen taparmış.

3 aylık Çigong çalışmasından sonra tümör yok olmuş. Bedeni de zamanla düzgün şeklini almaya başlamış. Gülümseyerk ayağa kalkan Bayan Di kız çocukları gibi kendi etrafında 360 derece dönüyor.

“60 yaşındaki bir kadın için hiç fena değil ha!” diyerek takılıyor. Hatta eğilerek ayak parmaklarını tutuyor ve tek ayak üzerinde Karate Kit duruşu sergiliyor.

Harekette bereket vardır diyerek hayatı boyunca Çigong’a devam edeceğini söylüyor.

93 – Hong Kong’lu Bir Öğretmen

Merkez’de mektuplaşmadan sorumlu hoca Lin dış dünyayla irtibatı sağlıyor. Hong Kong doğumlu hocamız savaş sırasında okula Çin’de devam etmiş. Burada evlenerek burada yaşamaya başlamış.

Devrim süresince Hong Kong’lu olduğu için hep ötekileştirilmiş ve dayatmalara maruz kalmış. Bu yoğun baskı ve stres de onda hastalıkların türemesine neden olmuş.

Şiddetli baş ağrıları, sinir hastalıkları ve omurgada, boyunda ve sırtta ağrılar, kalp yetersizliği, parkinson ve üreme organlarında kanser..

Tüm ağrılarının üstesinden ilk başlarda gelmeyi başarıyormuş. Düzenli yürüyüşler ve zihin çalışmalarının çok faydası oluyormuş. Ancak daha sonraları kasları iflas etmeye başlamış ve yüzü felç olmuş. Parkta insanları bir arada görünce merak edip onlara katılmaya karar vermiş.

Ne yaptıklarını bilmediği için önceleri ajan gibi aralarına gizlice katılmış. Araştırma yapan bir öğrenci kimliği takınıp röportaj tadında oradakilere sorular sormaya başlamış. Sonra kafasına yatınca da kendi de yapmaya karar vermiş. Yeterince çalışırsa hastalıklarını yenebileceğine inanmış. Sanki hiç yarın yokmuş gibi ‘bugünün işini yarına bırakma’ felsefesiyle bütün hareketleri günü gününe yapmış. Hergün daha iyi hissedince de aralıksız devam etmiş.

6 ay sürmüş bu süreç ve tüm hastalıklardan birden kurtulmuş. Yağmur çamur demeden de hergün yapmaya devam ettiğini söyluyor. Ancak eskisi gibi günde 10-15 saat değil de birkaç saat yapmanın yeterli olduğunu ekliyor.

Hala yüzündeki bazı kasların istem dışı hareket ettiğine dikkat çekerek nedenini soruyoruz. Güşümseyerek muzip bir şekilde tersliyor bizi. “Buldunuz da bunuyorsunuz” tarzı bir cevap veriyor. “Siz beni 15 sene önce görecektiniz. Aciz bir durumda, konuşamaz durumdaydım. 66 yaşında biri için şu anda sadece istem dışı birkaç kasımın hareket ediyor oluşu Tanrının bir lütfundan başka birşey değil” diyor.

94 – Moğol Teyze

Moğolistan’da doğup büyüyen Bayan Chong hayatını hep doğa içinde geçirmiş. Ancak buna rağmen hastalıklar onu da vurmuş. Önceleri bacaklarındaki ve midesindeki ağrılara ses çıkarmamış. Ancak daha sonra böbreklerinde taş olduğunu ve yumurtalıklarında da tümör olduğunu öğrenince hayatı kararmış. Hastanenin adı bile onu iğrendiriyormuş, hele hele de iğneler ve o ilaçların kokuları…

Buna rağmen hastaneye gitmiş, koca koca iğneleri poposuna yemiş ama bir fayda görmemiş.

Sonra bir arkadaşının tavsiyesi ile Çigong’dan haberdar olmuş. İlk sorduğu soru “İğne yok değil  mi?” olmuş. Arkadaşı da gülerek bunun kendi kendini iyileştirme sanatı olduğunu, hiç bir ilacın hatta doktorun olmadığını belirtmiş. “Tam bana göre, nerde bu Merkez?” diyerek heyacanla katılmaya karar vermiş.

Başka bir seçeneği olmadığına inararak hareketlere asılmış ve hocalarının sözünden çıkmamış. 2 aylık bir çalışma sonrasında da doktoruna gittiğinde onu bir makineye bağlamışlar (makinenin ultrason olduğunu bilmiyor, sadece makine olarak biliyor) ve hastalığının  iyileştiğini söylemişler. Şimdi ise kuşlar kadar hafif ve özgür hissediyormuş.

95 – Kızına Bakınca Anne İyileşir

Her çocuğu için endişe duyan anne gibi, Bayan Gao da karaciğer kanseri olan ve batı tıbbı doktoru olan kızı için üzülüyordu.

Her ne kadar kendisinde de genital bölgede fibrozları olsa da, kızının hastalığından başka bir şey düşünemiyormuş. Doktorlar kızı için yapılacak birşey yok deseler d,e o umudunu yitirmeden hep alternatif bir çözüm olacağına inanmış.

Sonunda komşuları ona Çigong’dan ve mucizevi gücünden bahsetmiş. O da kızını alıp Merkez’e getirmiş. Vardıklarında kendisini aile refakatçisi olarak kaydettirmiş, öğrenci olarak değil. Nedeni ise sadece ve sadece kızının iyileşmesini istemesiymiş. Zaten buraya da 1 aylığına gelmişler çünkü daha fazla kalacak lüksleri yokmuş, dönüp para kazanması gerekiyormuş, bu kadarlığına izin alabilmiş.

Ancak birinci ayın sonunda kızı daha iyiye doğru gitmeye başlayınca süreyi uzatmaya karar vermişler. Bu arada kızının hocasına laf arasında kendi hastalıklarından da bahsetmiş ve hocası da “zaten buradasın, buranın her imkanından faydalanmalısın” demiş.

Her öğrenci gibi çalışmalara başlamadan önce tetkiklerin yapılması ve teşhislerin konulduktan sonra Çigong yapması gerektiğinden ultrason altına yatmış ama doktorlar birşey olmadığını söylemişler. Bu inanılmazmış! Özellikle iyileşmek üzere gelmediği halde, kızına yardım ederken ortamdan aldığı sevgi ve enerji iyileşmesine yetmiş. Ancak itiraf ediyor ki kızına hareketleri yapması için yardım ederken boş kalmamak için çaktırmadan hareketleri o da tekrarlıyormuş.

Onun iyileşmesi kızına daha da güven vermiş ve onun da iyileşme süreci hızlanmış. Kızı iyileşinceye dek kalmaya da devam etmişler zira hastanede ödedikleri 1 aylık parayla burada 1 sene kalma lüksleri varmış.

96 – Tekrar 30’larımda Hissediyorum

Bayan Wang şeker hastalığı teşhisi konulunca aylarca hastanede yatmış. Doktorlar bunun bir çaresi olmadığını, ömür boyu verecekleri ilaçları kullanacağını söylemişler. “Neden ben?” diye siyan etmiş. Zaten artiriti varmış ve çok ender görülen bir hastalıkla vücudunun tamamı terleme kapasitesine sahip değilmiş.

Evren bu yakarışlarını duymuş mu? Evet. Yine hayat kurtaran komşulardan birisi ona Çigong’dan bahsetmiş. Zaten daha önce de bahsettiğini hatırlamış ama o zaman onu pek dinelemediğini de anımsamış. Zaten doktorların verdiği ialçlarla idare edebilecekse neden hergün angarya bir dolu hareket yapsın diye düşünmüş ilk zamanlar. Tam anlamıyla muhtaç kalmadıktan sonra bir anlamı yokmuş.

Ama şimdi durum farklıymış. Çaresi olmayan yeni bir hastalık daha eklenmiş ve Çigong yapmaya kararlıymış.

Sadece 20 günlük bir çalışmayla daha iyi yürümeye, yiyip içmeye ve uyumaya başlamış. İyileşmeyi tüm bedeninde hissedip güç toplamış. Ruhen de çok güçlü hissetmeye başlamış. Anne sütünden yavaş yavaş vazgeçen bir bebek gibi zamanla ilaçların sayısını azaltarak en sonunda hiç almamaya kadar gitmiş. Her ne kadar bu süre 2 sene sürse de o bunun farkına bile varmamış. Her günü keyifle ve kendine güvenle geçmiş. Sonunda ise hastalığından tamamen kurtulmuş. Kendini tekrar 30 yaşlarında hissediyormuş.

30 ve 50 yaş arası hastalıklarla geçen zamanı kayıp zaman olarak nitelendiriyor. Şimdi 60’ına dayanmasına rağmen kendini süper genç hissetmek ona büyük bir mutluluk veriyormuş.

Hayata yeniden dönmek mütihş birşey. Hayatta olup üstelik sağlıklı olmak ise paha biçilmez!

97 – Parayla Ameliyat Olabilirsin Ama Sevgiyle İyileşirsin!

7 sene önce kalçasındaki ağrılar yüzünden Bayan Deng hastaneye gittiğinde doktorlar hiçbir şey bulamamışlar. Ağrı azalmaya başladığında ise bacaklarını titrerken bulmuş.

Tetkikler sonucu ortaya çıkan şey ilginçmiş: uyluk başına gelen kan dolaşımı kesilmiş.  diye de garip bir tanımı varmış. Tekrar yürümek istiyorsa acilen amliyata alınması gerekiyormuş. Bu esnada sağ bacağı şimdiden diğerinden 2 cm daha kısalmış.

Bütün bunlar olduğunda evli ve 1 çocuk annesiymiş. Kocası çok anlayışlı ve neşeli bir insanmış ama kendisinin durumu tüm aileyi üzüntüye boğmuş.

Ameliyat her ne kadar gerekli ise de bedelini karşılayacak güçleri yokmuş. Hayat boyu tekrar yürüyemeyeceğini düşünürken karşısına Çigong’dan bahseden bir kurtarıcı çıkmış. Tekrar yürüyemese bile bu faydalı şey onu en azından sağlıklı bir insan yapabilirmiş. Bu düşünceyle çalışmalara başlamış.

1 aylık sıkı bir çalışma sonucu kalçalarında hareketlenme hissetmeye başlamış. Bir süre sonra da sağ bacağı resmen tekrar uzamış. Merkezde geçirdiği 3 ayın sonudna ise bacakları olması gereken boyutlarına ulaşmış ve yardımsız bir şekilde adım atmaya başlamış.

Nasıl hissettiğini soruyoruz. “Deli misiniz! Tarif edilemez bir mutluluk bu!” diye yükskek sesele sevincini ifade ediyor. Gelecek ay ise hoca eğitimine katılacağını söylüyor.

Hocalara nerdeyse hiç para ödenmediğini hatırlatıyoruz. Paranın öenmsiz olduğunu ama sevginin herşey olduğunu belirtiyor. “Para verip ameliyat olabilirsiniz ama sevgiyle herşeyi yapacak gücünüz var” diyor. Aynı yoldan geçmiş biri olarak, o da öğrencilerine sevgiyle herşeyi öğreteceğini ve dünyanın en mutlu insanı olacağını yineliyor.

98 – Yaşlı Kadınlara Göre Değil

Bayan Li yıllarca tansiyondan ve damar hastalıklarından çekmiş. Buna sonradan şeker hastalığı da eklenmiş.

Yürüyemeyecek kadar güçsüz olduğundan hep evde hapis hayatı yaşıyormuş. Doktorlar da şeker hastalığının ömür boyu süren bir hastalık olduğunu ve ilaçları günü gününe almasını ve ailesinin hep onunla ilgilenmesini istemiş. Kızı çoktan onun özel hemşiresi olmuş bile.

Daha 55 yaşlarında çok yaşlı sayılmayacağı için kızı için bu epey fedakarlık demekmiş. Ona göre ise yeterince yaşlıymış ve öteki tarafa her an geçmeye hazırmış. Yine bir gün komşu tavsiyesiyle Çigong’dan haberi olmuş. Kızı “senin gibi yaşlı bir kadının orda ne işi var” diyerek engel olmaya çalışmış. Ama kocası tam tersi onu cesaretlendirerek gitmesini istemiş. Hala bir şansı varken değerlendirmek istemiş. Yoksa evde ölümü bekleyecekmiş.

Merkeze geldiği ilk günlerde ani bir hafifleme hissetmiş. Lao Shi ile el sıkıştıklarında daha o andan itibaren iyileştiğini biliyormuş. Şekeri normal seviyelere dönmüş, rahatlıkla yürümeye başlamış ve hatta koşar adım hareket ediyormuş.

Onca zaman ilaçlara mahkum yaşadıktan sonra 2 hafta içinde tamamen iyileşmek inanılmaz bir duyguymuş. Genelde Merkez’e dahi gelseler şeker hastalarının iyileşmesi bu kadar kısa sürmezmiş ama o hızlı iyileşmeyi Lao Shi işe tanışmaya bağlıyor. Onun bir şekilde ona Chi aktardığına inanıyor. Ve Merkezde var olan mevcut Çi enerjisi ile sizin enerjiniz aynı frekansa girip aynı titreşimleri yakaladığınızda iyileşme süreci hızlanıyormuş. Yaşlı bir kadın olmasına rağmen epey kayda değer teknik bilgiler aldık kendisinden.

Kızı hala onu yaşlı kadın diye küçümsüyormuymuş? “Hayır”. Hatta kız kardeş gibilermiş artık. Hatta o yapmaya devam eder de kızı Çigong yapmaya başlamazsa, kızından da genç görüneceğini iddia ediyor.

99 – Doğru Adamla Evlendiniz Madam

Bay Yu karaciğerinde kanser teşhisi konulduğunda ameliyata alnıması uygun görülmüş. Ancak bıçaklardan ve acı çekmekten çok korkuyormuş. Bunun yanısıra, pek çok insanın ameliyata rağmen iyileşmediğine ve öldüklerine şahit olmuş.

Ama ameliyat olmazsa da tümör gittikçe büyüyecek ve daha da vahim bir tablo karşısına çıkacakmış. Kızkardeşinin kocası imdada yetişmiş ve ona Çigong’dan bahsetmiş.

Neden kaynı durduk yere gelip bu metotdan bahsetmiş sizce? Çünkü o da zamanında şeker hastasıymış, 8 sene bu illeti çekmiş ve sonunda Çigong ile kurtulmuş. O da, önünde canlı bir örnek varken bu kendi kendine şifa tekniğine tüm kalbiyle inanmış. Yine de şeker hastalığı ile karaciğer kanseri farklı iki şeymiş ve çekinceleri yok değilmiş.

Merkeze gelir gelmez çalışmalara başlamış ve pek çok değişik vakanın burda şifa bulduğunu görmüş. 2 aylık sıkı bir çalışma sonrasında da ağrılarının geçtiğini ve daha rahat bir uyku çektiğini farketmiş. Daha sonra bağlandığı ultrasonda da tümöre ait birşeye rastlanmamış. Tamamen iyileşmiş!

Hala sanki bir rüyada olduğuna inanıyor. İlaçsız, bıçaksız, ağrısız sızısız kurtuluvermiş. Hergün sektirdemen yapmaya devam ettiği her saniye mucizeyi bizzat yaşamaya devam ettiğini söylüyor. İçindeki ve etrafındaki bütün yaşam enerjisinin, Çi’nin farkında olduğunu iletiyor.

Döndüğüne kaynı için ne diyeceğini merak ediyoruz.

“Kardeşim! Doğru adamla evlenmişsin!”

100 – 80 yaşında Bir Eğitmen!

Pürüzsüz cildi, düzgün yürüyüşü ve cin gibi görüntüsüyle Bay Shu 70’inde bile olmadığını iddia etti. Ama daha önce 80li yaşlarda olduğunu hatırlıyoruz. Uzattığı karta baktığımızda ise üst düzey bir devlet görevlisi olduğuna dikkat ediyoruz.

Devletteki konumunu kullanarak Çigong’un eğitim sisteminin bir parçası olması için eğitim sekreterini ikna etmeye çalışmış. Çocuklara kadar Çigong’u indirebilirsek daha sağlıklı ve akıllı nesiller yetiştirebileceklerine inandığını söylüyor.

Bazı pilot okullarda çalışmalar yaptıklarını ve Çigong yapan çocukların zihinlerinin daha çok açıldığını ve bunun da notlarına yansıdığını belirtiyor.

Peki kendi nasıl bulaşmış Çigong’a? 70 yaşındayken lenfoma teşhisi konmuş. Ne yürüyebiliyor, ne yiyip içebiliyor, ne de rahat konuşabiliyormuş. Yatağa bağımlı hale gelmiş. Kemoterapi olamayacak kadar da yaşlı imiş. O yine de forsunu kullanarak en iyi hastanelerde şansını denemiş ama hep eve gönderilmiş.

Evde ölümü beklerken, mevkidaşlarından biri ona Çigong’dan bahsetmiş. Normalde olsa böyle zırva birşeyle geldiği için onu şamar oğlanına çevireceğini ama durumunun vahimiyeti yüzünden onu ciddiye aldığını söylüyor. Merkeze doğru yola çıkmış ve çok kısa bir süre içinde de iyileşmiş. 80 yaşında bomba gibi hissediyormuş.

Bundan sonraki amacının ne olduğunu soruyoruz. Tüm Çin’de okullarda Çigong gösterilmesi için çabalayacakmış. Otoriteyi temsil edenlerin bu tip değişikliklere pek sıcak bakmadığını, yenilikçi fikirlerin onları hep rahatsız ettiğini belirtiyor. Hem de bu metodun Çin topraklarından çıkan asırlardır uygulanan bir metod olmasına rağmen. O ise sabırla ve sebatla kendi örneğinden yola çıkarak herkese Çigong’un faydalarını yaymaya kararlı olduğunu belirtiyor.

“Çigong’la iyileşenlerin sayısı bir gün o kadar çok artacak ki, devlet bunu gözardı edemeyecek” diyor. Doğru da söylüyor zira hepsi gerçek oldu!