80 – Geliyorum Diyen Başağrısı

Bayan Li, 21 yaşına bastığında her gün aynı saatte kendisini ziyaret eden baş ağrılarının farkına varmış. Her sabah saat 9:00 ile 11:00 arası sektirmeden gelen başağrısı takipeden 27 sene boyunca da hiç gitmemiş.

Hergün 6 ağrıkesici hapla ancak ayakta duran Bayan Li, ilaçların etkisiyle de sabah mı akşam mı onu bile karıştırır olmuş. Bir de hafıza kayıpları eklenmiş.

Bunları başka hastalıklar da takip etmiş. Bütün iç organları nerdeyse sorunluymuş. Bir tek pankreas ve dalak aynı değil, sırasıyla problem çıkarıyormuş.  Yüksek tansiyon, damar sertliği, böbrek ve mide rahatsızlığı, bağırsak enfeksiyonu, tüberküloz, eklem hastalıkları ve daha nicesi…

Gezmediği hastane, çalmadığı kapı kalmamış ama doktorlar ondan da umutsuzmuş. Her akşam tek bir pozisyonda uyuyabiliyormuş. Kazara başka yöne döneyim dese hastanelik oluyormuş. Bu yüzden de ona göz kulak olacak illaki biri yanında refakat edermiş.

Ona parklardaki yüzlerce insandan hiç etkilenmedi mi diye soruyoruz. “Evet” diyor, “gözü kulağı olan herkes onları görüyor ve haberlerini alıyor, ancak ben yakamı doktorlara o kadar kaptırmıştım ki, alternatif başka bir adım atacak gücüm ve enerjim yoktu” diye ekliyor. Yavaşça kaynayan sudaki kurbağa gibi hissetiğini söylüyor.

Birgün komşularından birinin Çigong’la nasıl iyileştiğini dinlemiş. Hep aynı şeyleri yaparak (hayatının yarısını) fark yaratamadığını farkedince de Çigong yapmaya karar vermiş. Hergün sadece tek bir egzersiz bile yapsa bu onun rahat uyumasına yardımcı oluyormuş. “Bu bile yeterdi bana!” diyor. Ama faydalarını gördükçe hareketlerin sayısını da süresini de artırmış. Birkaç ay içinde ise tüm hastalıklarından kurtulmuş. Her zamanki “geliyorum” diyen yol arkadaşı “başağrısı” da gidiyorum bile demeden gitmiş.

İyileştikten bu yana ne yaptığını merak ediyoruz. “Kaynayan sudaki tüm kurbağaların zıplamasını istiyorum, bu yüzden heryerde Çigong’un gönüllü tanıtımını yapıyorum” diyerek noktayı koyuyor.

81 – Tam 3 Kez Kafatası Ceviz Gibi Kırılıyormuş

Mr Wang 10 sene boyunca çileden çıkarıcı baş ağrıları ve hafıza kayıpları yaşamış. Birgün aniden bayılıp hastaneye kaldırıldığında doktorlar beyin atrofisini farketmişler. Beynin sağ tarafında 3 adet damar tıkanıklığı varmış.

Hayatı dramatik bir şekilde değişmiş. Artık hiçbir şeyi hatırlamaz olmuş ve herşeye çok yavaş ve ağır tepkiler veriyormuş.

Benzer şekilde yine 3 kez ani bayılma yaşamış ama “Şans eseri beynim 3 kezde de ceviz gibi kırılmadı” diyerek olayın ne kadar vahim olduğunu vurguluyor.  Aletlere her souklduğunda durumunda bir değişiklik görülmüyormuş. İlerlemediği için şanslı bile sayamamışlar, çünkü mevcut durum yeterince kötüymüş.

Aynı zamanlarda karısı da kalp, mide ve ağzındaki beyaz aftlar için hastaneye yatmış. Onun durumu da iç açıcı değilmiş. İki umutları yitik eş aynı hastanede sonlarını beklemeye başlamışlar.

Sonra ikisi kafa kafaya vermiş ve kaybedecekleri ne var diye düşünerek eski kadim bilgilere sığınmaya ve Çigong almaya karar vermişler. 4 aylık bir çalışmadan sonra karısı tamamen iyileşmiş. Oksijen tankını artık hatıra olarak saklamaya başlamışlar.

Peki ya kendisi? 8 ay sonra o da tamamen iyileşmiş. Doktorların beyin raporlarına baktıklarındaki o aptala dönmüş suratlarını unutamadığını söylüyor. Patlama noktasına gelen bir beynin nasıl olup da normal seviyeye geldiğine inanamayıp “mucize” olarak nitelendirmişler.

Hala yapıp yapmadıklarını merak ediyoruz. Tek bir gün bile sektirmediklerini söylüyorlar. Hem sağlıklarını korumak hem de eğlence amaçlı yaptıklarını, bu yaşta yapılabilecek en güzel hobi ve sanatsal faaliyet olduğunu ekliyor. Yapmaya başladıklarından beri kendilerini daha genç ve çekici bulduklarını, karısıyla tekrar bir aşk yaşadıklarını da muzip bir şekilde söylemeden geçemiyor.