85 – Alın Teri ve Gözyaşı Ağacı

40’lı yaşlarında Bayan Yu sağlık yönünden dibe vurmuş. Yüksek tansiyon, damar hastalıkları, safra kesesinde taşlar, böbrek iltihabı, mide ülseri ve artirit…

Sağlam kalan tek yeri ciğerleriymiş. Neredeyse hastanedeki tüm doktorlar, sırasıyla hepsini ziyaret ettiği için, onu ismen tanıyorlarmış. 10 sene sürekli hastaneye git gel yaparken hastalıklarına bir de beyin damarlarında tıkanıklık eklenmiş. Bu yüzden bedeninin yarısı felç geçirmiş. Zaten umutsuz olan durumuna doktorların ileride tamamen felçli olacağını söylemesi tuz biber olmuş.

Doktorlar ona sadece bol bol dinlenmesini ve son zamanlarını yaşayan her hastaya söyledikleri gibi istediği herşeyi yiyip içmesini söylemişler. Ancak şaşırtan bir tavırla “Eğer insanoğlu aya ayak bastıysa, elbet bunun da üstesinden gelebilecektir” diyerek umut kapılarını kapatmamışlar.

Şimdiden gömüleceği yeri ayarlayıp mezar işlemlerini halletmiş. Evde istirahatteyken bir arkadaşı gelip ona Çigong’dan bahsetmiş. Arkadaşı imkansız gibi görünen pek çok hastalığın Çigong’la iyileştiğini örnekleriyle sıralayınca içine bir umut doğmuş. Ancak arkadaşı uyarmış. Hemen mucize beklememesini, şimdi yaptığı gibi artık istirahate zaman olmadığını, çok çalışıp sebat ederek uygulamaları tam bir disiplin içinde yapmasını tembih etmiş. Bunun hastalığına karşı açtığı bir savaş olduğunu ve savaşa gider gibi hazır olmasını istemiş.

Ne kaybedecek, ne de korkacak bir şeyi varmış artık. Savaşa hazırmış. Gruba katılmaya karar vermiş. Arkadaşı daha hemen oracıkta ona birkaç hareket göstermiş ve ilk gruba katılmadan önce onları yapmaya başlamış bile.

Grup çalışmalarına sedyeyle taşınarak götürmüşler onu ilk zamanlar. Sabah saat 04:00’te kalkıp beşer saatlik çalışmalarına başlamış. Önceleri bir ağaca tututanarak dengesi kuruyor ve hareketleri bu şekilde yapıyormuş. Bu savaşta bu ağaç onun en yakın kankası, sağ kolu, asker arkadaşı olmuş. Zamanı gelmiş ağaca sarılarak ağlamış, zamanı gelmiş kan ter içinde ona dayanarak dinlenmiş. Özellikle squat hareketlerinde acısı dayanılmazmış. Ancak acılar onu durdurmamış. Hissettiği her acı onu daha da kamçılamış. Sırf hastalığıyla cesurca savaşıyor hissi bile ona büyük bir huzur ve kendine güven vermiş. Acıya acıyla karşılık vermiş.

Son cümleyi açmasını istiyoruz. Acıyı hastalığına meydan okuyarak yarattığını söylüyor. Zira hastalığı oturup evde yatmasını ve dinlenmesini gerektiriyormuş. Ama Çigong esnasında yarattığı acı hastalığı yenmesi için onun hayrına olan bir acıymış. 20 günlük bir Çigong uygulaması sonucu yürümeye başlamış ve ilaçlarını kesmiş. 3 ay sonunda ise sağlığı normale dönmüş. 10 senedir de düzenli yaptığı Çigong ile sapasağlam olduğunu bize tek ayak üzerinde yaptığı hareketlerle ispatlıyor.