65 – Tayvan’a Gönderilen Çi

Bayan Yun 60 kişilik bir sınıfın hocası, çoğu da kalp krizi kurbanı…

Sınıfına girip öğrencilerine kaçının buraya gelmeden önce normal hastanelere gittikleri sorulduğunda neredeyse hepsi parmak kaldırıyor. Ardından kaçının buraya geldikten sonra durumunda iyileşme olduğu soruluyor. 1 adam haricinde hepsi ayağa kalkıyor. Bu istisna öğrencinin durumunu sorduğumuzda hocamız bize “Daha dün geldi” diyor.

Sadece 1 senelik hoca olmasına rağmen sanki diğer hocalardan daha çok deneyime sahipmiş gibi görünen hocaya bunun sırrını soruyoruz. Sır filan olmadığını söylüyor mütevazi bir tavırla. Buraya gelmeden önce de kendi kasabasında şifacılık yaptığını, Lao-Shi kasabalarına geldiğinde onu buraya davet ettiğini belirtiyor.

Peki zaten şifacıyken, neden Çigong hocası olmayı seçmiş? 7 yıl önce almış Çigong eğitimini. 1966’dan bu yana siyasi yönden kendi ve halkı çok kötü zamanlar geçirmiş.  Rahminde tümör, böbreklerinde ve dalağında iltihap, artirit, uykusuzluk ve baş dönmeleri peşini bırakmamış. Evi kocası idare ediyormuş. 1988’de kocası ölünce hem fiziksel hem ruhen daha da çökmüş. Bu kara günlerden birinde Çigong’la tanışmış.

Önceleri hastalıklarının tümünden Çigong sayesinde kurtulacağına çok ihtimal vermemiş. İlk zamanlar diğer öğrencilere yetişmekte güçlük çekmiş.  Ancak hocaları ve öğrenci arkadaşları çok anlayışlı davranıp ona her türlü desteği vermişler. Her şeyden önce içlerindeki içten sevgiyi hissetmek çok önemliymiş.

6 ay boyunca çalıştıktan sonra gelmiş geçmiş tüm hastalıklarından tamamen kurtulmuş ve kendini gençleşmiş hissetmiş. “Hayatımın senaryosu resmen baştan yazıldı” diye sevinçle ekliyor. Üzüldüğü tek şey kocasının bu mutluluğa ortak olamayışı olmuş. İçindeki bu tarifsiz enerjiyle, o da diğer hastalara içten sevgi ve destek ile şifa vermeye başlamış.

“Eşe dosta da şifa veriyor musun?” diye soruyor Chan. “Elbette” diye yanıtlamış. Kızının karaciğer hastalığını ve safrakesesi taşlarını, oğlunun bağırsak problemlerini iyileştirmiş. Hatta en enteresanı, hasta olan Tayvan’daki büyük abisine de Çi göndererek iyileşmesini sağlamış.

Bu kilometrelerce uzaklığa gönderilen şifayı merakla sormuş Chan. Çi göndermenin elektrik göndermek gibi birşey olmadığını, Çi’nin zaten heryerde aynı anda varolduğunu ve heran kullanıma hazır olduğunu söylemiş. Kardeşinin grup çalışmalarında herkesin içinde bir yerde oturduğunu varsayarak imgeleme yoluyla şifa yollamaya devam etmiş. Grup enerjisiyle artan şifa gücünü bu şekilde daha belirgin bir biçimde test etmiş. Her defasında da işe yaramış.

91 – Trende Bile Ölecek Olsam Sorun Değil!

Bayan Xiang bir ilkokul öğretmeni. Zamanında bağırsak kanseri teşhisiyle ameliyat olmuş. 2 yıl sonra da kemoterapi almış. Kanser iyileşmediği gibi böbreklere sıçramış. Kanserin olduğu sol böbreğin alınması gündeme gelmiş.

Böbreklerinden birini feda etmek hayatını kurtarabilirmiş ancak kesin çözüm de değilmiş, ancak o an için yapılabilecek tek şeymiş.

O sıralarda Çigong’un mucizevi şifa gücünden haberdarmış ama yine de herşeyin en iyisini doktorların bileceğine inanarak böbreğiyle vedalaşmaya karar vermiş. Böbreği gidince bütün dertlerinin de gideceğine inanmış.

Ancak 3 ay sonra kanserin bu sefer mesaneye atladığı görülmüş. Çok zayıf olduğu için ameliyatı kaldıramayacağı düşünülerek bu seçenekten vazgeçilmiş. Kemoterapiden başka seçenek yokmuş. Ama daha önce de kemoterapi olmuş ve hiç faydası olmamışken, neden şimdi yine bunda ısrar ettiklerini anlamamış. Hiç umudu kalmamış.

Aklı yine Çigong’a kaymış. Daha önce birkaç basit Çigong formu denemiş ama hem fayda görmemiş hem de sebat etmemiş. Merkezde öğretilen Zhineng Çigong’u gerçekten merak etmeye başlamış. Kocasından onu Merkeze götürmesini rica etmiş. Kocası oraya ulaşmanın trenle günler süreceğini, bunu gerçekten isteyip istemediğini sormuş. “Ya yolda ölecek olursan?” diye de sormuş.

“Öleceksem trende öleyim!” diye cevap vermiş. Artık tek umudunun Çigong olduğuna inanmış ve cesur bir şekilde trene binmiş. Merkeze adım attığında hasta değil de öğrenci olarak çağırılması çok hoşuna gitmiş. Harika hissetmiş. Hasta yatağında ölümü bekleyerek yatarken, burada deli gibi antrenman yapıyor olmak bambaşka bir duyguymuş. Çalışmalar esnasında rahminden kan geldiği zamanlar olmuş ama takmamış, çalışmalara devam etmiş.

Doktora neden görünmediğini soruyoruz. “Ne doktoru?” diyor. Orada herkesin kendi doktoru olduğunu ekliyor. Yatalak durumdan bu enerjik duruma geçmiş olmak bile onun için son derece inanılmaz bir şeymiş. Bu yüzden sadece çalışmalara odaklanmış. Başına gelen her ağrı sızıyı da antrenmana ve Çi’nin iyileştirici gücüne bağlamış. Her gün kendini daha da enerjik hissetmeye devam etmiş. 3 ay içinde ise mesanesinde kanserin yok olduğunu haber veren doktorları olmuş.

Tümörleri gitti diye koyvermemiş. Savaşa ve mücadeleye devam etmiş. Bu mücadelenin ise öleceği güne dek sürmesinde kararlıymış.

Neden diğer formlardan değil de bu formdan özellikle fayda gördüğünü merakla soruyoruz. Bu formdaki enerjinin çok yüksek olduğunu ve beraber çalıştıkları için grup şifasının katlanarak daha da etkili olduğunu söylüyor.

92 – 60 Yaşında Gençliğinden Daha Esnek

Son yaptığı doğum epey problemli geçen Bayan Di, geçirdiği böbrek ameliyatı sonucu kalıcı hasarlara maruz kalmış. Yüksek ateşten dolayı aylarca hastanede yattığı olmuş. En son olarak da tümörün midesine sıçradığı görülerek yine ameliyat gündeme gelmiş.

Daha önce de ameliyat olup faydasını görmediği için ameliyata karşı hiç güveni yokmuş. Üsteklik kalbi zayıf olduğu için dayanabileceği konusunda da kuşkuları varmış. Tekrar hastaeneye gitmek yerine kendini parklarda bulmuş.

Neden? Diye soruyoruz. “Hastaneler yetti artık!” diye cecap veriyor. Parklarda kendi kendini iyileştirme sanatıyla uğraşan bir dolu insanı gördüğünde onlara gıpta ediyormuş. “Bu kadar yavaş ve yumuşak hareketler nasıl oluyor da bir insanı iyileştirebiliyor?” diye merak etmiş. “Bir faydası olmasa bu kadar insan her sabah buraya neden gelsin, deli olmaları gerek” diye düşünmüş. Deli bile olsalar onlara katılmaya karar vermiş.

Omuzlarındaki ve bacaklarındaki ağrılar ilk zamanlar onlara yetişmesinde zorluk çıkarsa da, herşeye rağmen kararlıymış. Bacağındaki platin, yandan çarklı yürüyüşüyle sergilediği durum, sağa çeken bedeni bile onu engeleyememiş.

Hastalıktan önce ise mükemmel bir vücüdu olduğunu söylüyor. Kocası ona resmen taparmış.

3 aylık Çigong çalışmasından sonra tümör yok olmuş. Bedeni de zamanla düzgün şeklini almaya başlamış. Gülümseyerk ayağa kalkan Bayan Di kız çocukları gibi kendi etrafında 360 derece dönüyor.

“60 yaşındaki bir kadın için hiç fena değil ha!” diyerek takılıyor. Hatta eğilerek ayak parmaklarını tutuyor ve tek ayak üzerinde Karate Kit duruşu sergiliyor.

Harekette bereket vardır diyerek hayatı boyunca Çigong’a devam edeceğini söylüyor.