12 – Şükürler Olsun Kadınlığıma Tekrar Kavuştum

Bayan Jia’nın 6 yıl önce tümör yüzünden ameliyatla sol yumurtalığı alınmış.

Tümörün neredeyse 4.5 kilo olduğunu söylüyor Jia. O kadar ağır ve ağrılı ki hareket edemez hale gelmiş. İlk alındığında çok rahatlama hissetmiş ve artık tamamen kurtulduğunu düşünmüş.

Kısa bir süre sonra ise bu sefer sağ yumurtalıkta tümör türemiş. Çok hızlı büyüdüğü için doktorlar yumurtalığın tamamen alnımasını tavsiye etmiş. Hiç yumurtalığı kalmayınca artık erkek olurum diye çok korkmuş.

Sonra kzı kardeşi ve kocası bu Merkez’e gelirken peşlerine takılmış. Eniştesi ailenin beyni olduğu için çok güvenirmiş, bu yüzden gözü kapalı yola çıkmış onlarla.

Merkeze gelmeden önce tümörün boyu 7 cm kadarmış. Birkaç günlük Çigong alıştırmasından sonra yumurtalığında şiddetli ağrılar hissetmiş. Sonra ise birden ağrı filan kalmamış. Hemen ultrasona bağlanan Jia hayretler içinde tümörden eser kalmadığını görmüş.

Tekrar kadınlığına kavuşmanın mutluluğuyla sevinç çığlıkları atmış.

35 – Beklenmedik Şekilde Çoçuğum Ayağa Kalktı

1979 yılında evlendikten hemen sonra sağlığı kötüye giden Jing, önce midesiyle başlayıp daha sonra karaciğeri ve akciğerlerinin iflas etmesiyle boğuşurken 2 yıl sonra baba oluvermiş. Bu onu çok mutlu etse de, çocuk doktoru üst dudağın arkasında bir kütle görmüş. Ordan geçen kan damarlarında kanser bulmuşlar.

Normalde bu tarz tümörler normal bir insan için çok büyük bir tehlike oluşturmasa da, küçük çocuk için ameliyat edilemez bir bölgede olması sıkıntı yaratmış. Tümör gün geçtikçe büyümeye başlamış. Gezmedik hastane bırakmamışlar. Doktorlar tümörü dondurma metodundan tutun da lazerle yakma metoduna kadar pek çok yol denemişler ama nafile. Aksine tümörü daha çok uyarıp büyümesine yol açmışlar. Dudakları burnunun altında şişerek burnunu da itmeye başlamış. Çocuğunu kaybedecek diye çok korkmuş.

Peki ya kendi sağlığı? Bunu düşünecek zaman yokmuş. Doktorlar cilt kanseri deseler de umursamamış. Çocuğu bu durumdayken kendi kanser olmuş olmamış, ne önemi varmış.

Çocuğu 10 yaşına geldiğinde tümör o kadar büyümüş ki patlıcan burunlu bir çocuk olmuş. Zorla nefes aldığını gördükçe içi burkuluyormuş. Doktorlar 6 aylık ömrü kaldığını söylemişler.

Bütün aile perişan olmuş. Bir gün bir aile dostu Çigong’dan  bahsetmiş. Bütün bu hastaneler çözüm bulalamışken, bu Merkez nasıl çözüm bulsun diye düşünmüşler. Hastanede herşey gözle görülür şekilde yapılıyormuş. Bıçağı, iğnesi, serumu, ilacı.. Çigong denen şeyde gözle görünür hiçbir şey yokmuş. Çi’yi gözle görebiliyor musun? Hayır! Bu yüzden de inandırıcı gelmiyormuş. Bu tavsiyeye kulak asmamışlar.

Zaman geçtikçe, aynı zamanda Çigong uygulayıcısı olan bir arkadaşı onu cesaretlendirmeye çabalamış. Oğluna bu şansı tanımak zorunda olduğunu söylemiş. “Gözle gör yada görme, ya çalışırsa!”.

Arkadaşının içtenliği onu biraz olsun ikna etmiş ve inkar ettiği Çi ile yüz yüze gelmek için Merkez’e yola koyulmuşlar. 24 gün sonunda oğlunun tümörü sadece gerilemekle kalmamış bir yandan da küçülmeye başlamış. Kendisi de buradaki enerjiyle iyileşmeye başlamış ve bisiklet sürebilecek kadar enerjik olmuş. Ziyaretleri Lao-Shi’nin bir eğitim için gelmesiyle tavan yapmış. Tümörleri olanların ayağa kalkmasını ve ellerini o bölgeye koyarak ufalıp yok olduğunu hissetmelerini istemiş. Oğlu ayağa kalkıp elini oraya tuttuğunda mucizevi şekilde tümör yok olup gitmiş. 10 yaşındaki çocuğunun tümörü gitmiş! Evet gitmiş! O kadar sevinçliymiş ki, gayri ihtiyari kendininkine de dokunmuş, o da gitmiş! Rüyada mıyım diye sormuş kendi kendine. Oğluna dokunmuş, yoklamış, gerçekten hiçbir şey yok. Gözyaşları sel olmaya başlamış.

“Gerçekten de öyle bir anda mı yok oldu?” demiş Chan.

“Evet, bir anda, gerçek!”.
“Peki geri gelmedi mi daha sonra?”
“Hayır, sadece küçük lekemsi bir şey kaldı, o da bir daha hiç büyümedi!” demiş Jing.

Merkezde kalıp bir süre çalışmalara katılan Jing’in mevcut tüm rahatsızlıkları da yok olup gitmiş. Bunu sağlayan ise en çok duvar çalışması olmuş. Oğlunun rekoru tek seferde 700! İnanılmaz..

Artık bir hoca olan Jing gülerek “Benimki 1200!” demiş. Hemen Usta Chan’e duvar önünde biraz şov yapmışlar.

“Peki oğlun şimdi ne yapıyor?”
“Artık 17 yaşında, liseye gidiyor. Ben burda hoca olarak kaldım, minnet borcumu böyle ödüyorum. Gelenlerin durumlarını bizden daha iyi anlayan olamaz. Aileme ve sevdiklerime de burdan Çi yolluyorum.”

Jing’in mektup yollar gibi Çi yollaması çok enteresan. Mantık küpü,  sadece gördüğüne inanan bir insanın nereden nereye geldiğinin ispatı!

90 – Erkek Arkadaşım Beni Gerçekten Seviyor Mu?

25’li yaşlarında genç ve çekici bir kızken Bayan Jiang karın bölgesindeki dinmeyen ağrıları yüzünden hastaneye gider ve yumurtalıklarının sağ tarafında 5×5 cm tümör olduğunu öğrenir.

Hep sağlıklı olmakla övünürken aldığı bu haberle güneşli bir günde dünyası kararmış. Doktor özellikle içinde hoplama zıplama olan hareketlerden uzak durmasını istemiş yoksa tümörün daha da büyüme riski varmış.

Bütün hayatı boyunca hareketli bir yaşantışı olan Bayan Jiang’dan evde uslu uslu oturması isteniyormuş. Ondan çocuk sahibi olana dek dikkatli olması istenmiş. Doğumunun sezeryanla olabileceği ve doğumdan hemen sonra yumurtalıklarının alınması ihtimalinden bahsedilmiş. Ondan sonra da başka çocuk sahibi olma beklentisine girmemesi istenmiş.

Bir sevdiği olup olmadığını merak eden doktorlarına “Evet” diye cevap vermiş. O zaman belki de vakit kaybetmeden evlenmenin en iyi çözüm olabileceğini söyleyen doktoruna, “Sevgilimin beni gerçekten sevip sevmediğini bilmiyorum ki! Nasıl aceleye getirebilirim?” diye cevap vermiş.

Peki başka bir seçeneği var mıymış? Annesi ve ablası ona Çigong’dan bahsetmişler. Kendileri düzenli olarak diğer akrabalarıyla birlikte Çigong zaten yapıyorlarmış ve annesi kalp hastalığını Çigong ile yenmiş. Hatta kız kardeşi de eğitmenlik programına katılmış.

Peki şimdiye dek neden onlara katılmamış? Her genç gibi biti kanlı olduğu için disiplin ve sebat gerektiren şeyler ona zor gelmiş. Hem hareketler de çok yavaş ve sıkıcıymış. Oysa hareketli şeylerden hoşlanıyormuş.  Binlerce yıllık eski bir şeyi yaptıkları için de kızkardeşlerini geri kafalı olmakla suçladığı zamanlar olmuş.

Ancak kızkardeşleri çok hoşgörülü ve anlayışlıymış. Onu kendi sağlığı için Çigong yapmaya ikna etmişler. Sadece 1 ay gibi kısa bir süre içinde tümör yok olmuş.

Bu zaman zarfında sevgilisinin onu gerçekten sevip sevmediği ortaya çıkmış mı? “Evet” diye gülümsüyor utangaç bir bakışla. “Hem de çok” diye de ekliyor. Hatta o da çalışmalara katılıp ona Çi enerjisi vermiş.

O zaman hayat arkadaşını bulduğu için tebrik ediyoruz ama ne dese beğenirsiniz: “Olabilir ama gerçek aşkı bulmak için acelem yok”.

91 – Trende Bile Ölecek Olsam Sorun Değil!

Bayan Xiang bir ilkokul öğretmeni. Zamanında bağırsak kanseri teşhisiyle ameliyat olmuş. 2 yıl sonra da kemoterapi almış. Kanser iyileşmediği gibi böbreklere sıçramış. Kanserin olduğu sol böbreğin alınması gündeme gelmiş.

Böbreklerinden birini feda etmek hayatını kurtarabilirmiş ancak kesin çözüm de değilmiş, ancak o an için yapılabilecek tek şeymiş.

O sıralarda Çigong’un mucizevi şifa gücünden haberdarmış ama yine de herşeyin en iyisini doktorların bileceğine inanarak böbreğiyle vedalaşmaya karar vermiş. Böbreği gidince bütün dertlerinin de gideceğine inanmış.

Ancak 3 ay sonra kanserin bu sefer mesaneye atladığı görülmüş. Çok zayıf olduğu için ameliyatı kaldıramayacağı düşünülerek bu seçenekten vazgeçilmiş. Kemoterapiden başka seçenek yokmuş. Ama daha önce de kemoterapi olmuş ve hiç faydası olmamışken, neden şimdi yine bunda ısrar ettiklerini anlamamış. Hiç umudu kalmamış.

Aklı yine Çigong’a kaymış. Daha önce birkaç basit Çigong formu denemiş ama hem fayda görmemiş hem de sebat etmemiş. Merkezde öğretilen Zhineng Çigong’u gerçekten merak etmeye başlamış. Kocasından onu Merkeze götürmesini rica etmiş. Kocası oraya ulaşmanın trenle günler süreceğini, bunu gerçekten isteyip istemediğini sormuş. “Ya yolda ölecek olursan?” diye de sormuş.

“Öleceksem trende öleyim!” diye cevap vermiş. Artık tek umudunun Çigong olduğuna inanmış ve cesur bir şekilde trene binmiş. Merkeze adım attığında hasta değil de öğrenci olarak çağırılması çok hoşuna gitmiş. Harika hissetmiş. Hasta yatağında ölümü bekleyerek yatarken, burada deli gibi antrenman yapıyor olmak bambaşka bir duyguymuş. Çalışmalar esnasında rahminden kan geldiği zamanlar olmuş ama takmamış, çalışmalara devam etmiş.

Doktora neden görünmediğini soruyoruz. “Ne doktoru?” diyor. Orada herkesin kendi doktoru olduğunu ekliyor. Yatalak durumdan bu enerjik duruma geçmiş olmak bile onun için son derece inanılmaz bir şeymiş. Bu yüzden sadece çalışmalara odaklanmış. Başına gelen her ağrı sızıyı da antrenmana ve Çi’nin iyileştirici gücüne bağlamış. Her gün kendini daha da enerjik hissetmeye devam etmiş. 3 ay içinde ise mesanesinde kanserin yok olduğunu haber veren doktorları olmuş.

Tümörleri gitti diye koyvermemiş. Savaşa ve mücadeleye devam etmiş. Bu mücadelenin ise öleceği güne dek sürmesinde kararlıymış.

Neden diğer formlardan değil de bu formdan özellikle fayda gördüğünü merakla soruyoruz. Bu formdaki enerjinin çok yüksek olduğunu ve beraber çalıştıkları için grup şifasının katlanarak daha da etkili olduğunu söylüyor.

92 – 60 Yaşında Gençliğinden Daha Esnek

Son yaptığı doğum epey problemli geçen Bayan Di, geçirdiği böbrek ameliyatı sonucu kalıcı hasarlara maruz kalmış. Yüksek ateşten dolayı aylarca hastanede yattığı olmuş. En son olarak da tümörün midesine sıçradığı görülerek yine ameliyat gündeme gelmiş.

Daha önce de ameliyat olup faydasını görmediği için ameliyata karşı hiç güveni yokmuş. Üsteklik kalbi zayıf olduğu için dayanabileceği konusunda da kuşkuları varmış. Tekrar hastaeneye gitmek yerine kendini parklarda bulmuş.

Neden? Diye soruyoruz. “Hastaneler yetti artık!” diye cecap veriyor. Parklarda kendi kendini iyileştirme sanatıyla uğraşan bir dolu insanı gördüğünde onlara gıpta ediyormuş. “Bu kadar yavaş ve yumuşak hareketler nasıl oluyor da bir insanı iyileştirebiliyor?” diye merak etmiş. “Bir faydası olmasa bu kadar insan her sabah buraya neden gelsin, deli olmaları gerek” diye düşünmüş. Deli bile olsalar onlara katılmaya karar vermiş.

Omuzlarındaki ve bacaklarındaki ağrılar ilk zamanlar onlara yetişmesinde zorluk çıkarsa da, herşeye rağmen kararlıymış. Bacağındaki platin, yandan çarklı yürüyüşüyle sergilediği durum, sağa çeken bedeni bile onu engeleyememiş.

Hastalıktan önce ise mükemmel bir vücüdu olduğunu söylüyor. Kocası ona resmen taparmış.

3 aylık Çigong çalışmasından sonra tümör yok olmuş. Bedeni de zamanla düzgün şeklini almaya başlamış. Gülümseyerk ayağa kalkan Bayan Di kız çocukları gibi kendi etrafında 360 derece dönüyor.

“60 yaşındaki bir kadın için hiç fena değil ha!” diyerek takılıyor. Hatta eğilerek ayak parmaklarını tutuyor ve tek ayak üzerinde Karate Kit duruşu sergiliyor.

Harekette bereket vardır diyerek hayatı boyunca Çigong’a devam edeceğini söylüyor.

94 – Moğol Teyze

Moğolistan’da doğup büyüyen Bayan Chong hayatını hep doğa içinde geçirmiş. Ancak buna rağmen hastalıklar onu da vurmuş. Önceleri bacaklarındaki ve midesindeki ağrılara ses çıkarmamış. Ancak daha sonra böbreklerinde taş olduğunu ve yumurtalıklarında da tümör olduğunu öğrenince hayatı kararmış. Hastanenin adı bile onu iğrendiriyormuş, hele hele de iğneler ve o ilaçların kokuları…

Buna rağmen hastaneye gitmiş, koca koca iğneleri poposuna yemiş ama bir fayda görmemiş.

Sonra bir arkadaşının tavsiyesi ile Çigong’dan haberdar olmuş. İlk sorduğu soru “İğne yok değil  mi?” olmuş. Arkadaşı da gülerek bunun kendi kendini iyileştirme sanatı olduğunu, hiç bir ilacın hatta doktorun olmadığını belirtmiş. “Tam bana göre, nerde bu Merkez?” diyerek heyacanla katılmaya karar vermiş.

Başka bir seçeneği olmadığına inararak hareketlere asılmış ve hocalarının sözünden çıkmamış. 2 aylık bir çalışma sonrasında da doktoruna gittiğinde onu bir makineye bağlamışlar (makinenin ultrason olduğunu bilmiyor, sadece makine olarak biliyor) ve hastalığının  iyileştiğini söylemişler. Şimdi ise kuşlar kadar hafif ve özgür hissediyormuş.