1 – Eğer Yaşarsam Borcumu Kuruşu Kuruşuna Ödeyeceğim!

“Kollarını omuz hizasında iki yana açıp sekizbuçuk saat duran kişi sahiden sen misin?”.
Bu hocalardan biri olan Ren’e sorulan soru. Kafasını mütevazi bir şekilde sallayarak “Evet” demiş Ren.

1989 yılında kalbinde problemler yaşamaya, kalbi duracak korkusuyla uyku uyuyamamaya başlamış. Zira her göz kapaklarını kapadığında kalbinin durduğunu hissediyormuş. Amerikan yardımının kesildiği bir dönemde doktorlar anjiyo yapılmasını uygun görmüş. Şartlar uygun olmadığı için kabul etmemiş.

1991 yılında kalp kasları daha da kötüye gitmiş ve ameliyat kaçınılmaz olmuş. Doktorlar 45bin Yuan istemiş. Eş dost kim varsa gidip borç toplamaya karar vermiş ve eğer hayatta kalırsa her bir kuruşu ödeyeceğine söz vermiş. 1993 yılına kadar anca para toplayabilmiş. Doktorlar ise kalbin çalışan diğer yarısının da iflas etmesini beklemeyi, yapmışken tek ameliyatın daha iyi olacağını söylemişler.

Bunun ne olduğunu elbette Usta Chan anlamamış ve tam olarak ne demek istediğini sormuş. O da elinden geldiğince tıbbi terimlerle anlatmaya çalışmış. Yani kalbin yarısı tüm damarları ve kapakçıkları ile birlikte kötü iken diğer yarısı da kötüye gitmeye başlamış.

Peki Ren doktor tavsiyesine uyup ameliyatı ertelemiş mi? Hayır.

Tekrar ertelerse hayata küseceğini ve evde yatmaktan öte hiçbir şey yapamayacağını kavramış. Karısı ise doktorlara uyup ertelemesinde ısrar etmiş.

Her nekadar ertelemeyi kabul etse de, bir yerde bir şekilde yada birinden şifa bulma umuduyla ülkeyi dolaşmaya başlamış. Karısının ve doktorların karşı çıkmasına rağmen kendini en sounda İlaçsız Hastane’ye ulaşmak üzere bilet alırken bulmuş. Daha önce duymasına rağmen nerede olduğu hakkında bir bilgisi yokmuş. Trende eli kırık olan ve aynı yere giden başka birine rastlamış. Merkeze girer girmez bir Çigong hocasının hemen gelip bu adamdan alçıyı çıkarmasını ve ona uzattığı bardağı tutmasını istediğine şahit olmuş. Kırık elin hemen o anda iyileştiğini görmek onda büyük bir güven oluşturmuş. Merakla Çigong’un başka neler yapabildiğini görmek üzere içeri girmiş.

Evde ölümü beklemek yerine ölecekse burda kalarak ölmeye karar vermiş. Birkaç gün içinde kendini evinde hissetmiş. Bir gece, ellerini iki yana açıp egzersiz yaparken, eğer iyileşmek istiyorsa azimli olması gerektiğini kavramış. Bir süre sonra kalp atışlarının sakinleştiğini hissetmiş. İki yana açtığı ellerine bakarak, onları aşağı indirmektense ölürüm daha iyi demiş ve o şekilde beklemeye koyulmuş. Saatler aktıkça herşeyin daha iyiye gittiğini görmüş. Sabah olduğunda ise kalbinin çok ama çok iyi olduğunu hissetmiş. Böylesine bir mucize hayatı boyunca yaşamamış, üstelik de kendi üzerinde.

Doktorlar hemen EKG’ye bağlamışlar ve herşeyin gerçekten de normale döndüğünü teyit etmişler.

Usta Chan ısrarla “Yani sen şimdi herhangi birinin 8 saat boyunca ellerini o şekilde tutarak Çi çalışması yapması halinde ciddi bir hastalığı yenebileceğini mi söylüyorsun?” diye sormuş.

“Burada o kadar şeye şahit oldum ki, bütün Çigong çalışmaları herşeyi iyileştirebilir!”

Daha fazla soru sormaya gerek duymamış, zira Ren’in cevabı çok net olmuş.

21 – Tek Başına, Kalın Karların Arasında

Hocalardan biri olan Bayan Li yetersiz çalışan bir kalp kasıyla doğmuş ve daha 13 yaşında kalp krizi geçirmiş. En başlıca sorunu bu olsa da, takip eden artirit, mide sorunları, baş ağrıları, dalak problemi, kansızlık ve depresyon gibi hastalıklar  peşini bırakmamış.

1982 yılında karaciğer yertmezliğinden aylarca hastanede yatmış. Hatta ailesi yılbaşını hastanede onunla geçirmek zorunda kalmış. O yıl içinde 3 kez ölümden dönmüş. 45 kiloya kadar düşen vücudu güçsüz kalmış.  Elinde birşey tutacak hali bile yokmuş. İntiharı bile düşünmüş ama bıçağı tutamadıktan sonra bunu bile beceremeyeceğini anlamış. O da yemek yemeyerek ölürüm belki diyerek kendine eziyet etmeye başlamış.

Durumuna acıyan kocası zorla da olsa onu beslemek için çabalamış. Bir gün 2 oğlu, biri elinde bir tas süt ve kaşık, diğeri ise havlu tutarak onu yedirmeye ve ağzını silmeye başlamışlar. Gözünden yaşlar gelerek onlara annesiz kalmayacaklarına dair söz vermiş.

Bir gün parkta toplu halde Çigong yapan bir grup görüp merak etmiş. Gücünü toplayıp aralarına karışmış ve anında Çi’nin çekim gücünü hissetmiş. Yağmur yada kar demeden her sabah bu gruba katılmış, gruptan kimse gelmese bile hareketleri tek başına tekrarlamış. Bir gün şiddetli kar yağışı altında pratik yaparken üzerine yağan kar yüzünden kardan adama döndüğünü farketmiş. İstifini bozmadan devam etmiş. Bitirdiğinde üzerinde biriken karları zorlukla temizlemiş.

Devam ettiği pratikler ona sağlığını geri kazandırmış. 1987’de Merkez’e gelip 3 aylık hocalık eğitiminden geçip o da insanlara öğretmeye başlamış. Şimdi o artık normal bir insan ama yaşadığı tecrübe olağanüstü…

28 – 25 Yaşımda Yaşlı Bir Adamdım, 52 Yaşımda İse Genç

Bay Wang çocukluğundan bu yana hep sağlık yönünden zayıf olmuş. Daha 25 yaşlarındayken zayıf ve soluk yüzü yüzünden herkes onu yaşlı bir adam sanarmış.

Kalbinde ritm bozukluğu, tansiyon, baş ve mide ağrıları, artirit, ne ararsan varmış. Doktorlar o kadar çok ilaç yazmışlar ki, bir keresinde hepsini birden içip intihar etmek istemiş ama başarılı olamamış. Her uyandığında hala cehennemde olduğunu düşünmüş.

Ağrıları o kadar dayanılmazmış ki, intihar etme sebebi öncelikle buymuş. Sonra tekrar denemiş ama yine son anda kurtarılmış. Sonunda intihar teşebbüsünden vazgeçip bir çözüm yolu bulmayı umut etmeye başlamış.

1988’de göz damarlarında sorunlar büyüyünce doktorlar kör olacağını söylemişler. “Yok mu bir mucize!” diye yakarmaya başlamış. Tam o sıralarda Lao-Shi kasabalarına gelmiş ve Zhineng Çigong eğitimi verecekmiş. O da bu fırsatı kaçırmayıp katılmış ve kendi kendine şifa sanatını öğrenmiş. 1 yıl düzenli çalışarak tüm hastalıklarından kurtulmuş ve hala da gözlerinin görebildiğini söylüyor. Artık ona yaşlı adam olarak değil, büyük abi şeklinde seslenmeye başlamışlar. “25’imdeyken çok yaşlı görünüyordum, şimdi 52’sinde beni genç sanıyorlar.”

Kendi bulunduğu bölgede Çigong derneği kurup, sıkı bir reklam kampanyası programlamış. Tüm geliri de yardım amaçlı kullanmayı hedeflemiş. Böylece kendi minnet borcunu da ödemeyi amaç edinmiş. Şimdiden derneğe üye olan kişi sayısı 20bin olmuş.

Chan: “Peki dernekteki eğitmenlerin başarı kriteri nedir?”
Wang: “Başarı kriteri ne kadar çok öğrenci yetiştirdiği!” (yani iyileşen hasta miktarı, hasta yerine öğrenci kullanıdğımızı hatırlatayım).

Cebinden fotoğraf albümü çıkarıp kendi iyileştirdiği insanlarla çekilmiş hatıra fotoğrafları gösteriyor. Belki Wang’ın ısrarla iki kez intihardan kurtarılması, kendisine de bir kurtarıcı rolü verilmesindendir.

36 – Başkalarını İyileştir, Kendin İyileş!

Bayan Chiao’nun hikayesinde iyileşme rotası firaz farklı.

1977’de oğlu doğduktan sonra eklemlerinde artirit görülmüş. Dalakta ve karaciğerde de büyüme varmış. Kalp yetmezliği de cabası. Bun takiben baş ağrıları ve astım…

Aile içinde de hep sürtüşmeler oluyormuş, bir gün mutlu bir gün mutsuz, bazen öfkeden önüne ilk gelene vurmak istermiş.

Hastanede doktorlar yapılacak çok birşey olmadığını söyleyip rahatlatıcı ilaç yazmışlar. Doktorlar yardım etmiyor, ailesi de onu sevmiyorken “nasıl?” iyileşeceğini düşünmüş. İntihar için bir avuç dolusu hap yutmuş. Başarısız olduğu gibi bu sefer de mide problemi başlamış. Takip eden 8 yıl ağrılar içinde geçirmiş.

1988’de Lao-Shi kasabalarına geldiğinde, onu ne olursa olsun görmek istemiş. Ama kocası karşı çıkmış. Çigong’un şarlatanlık olduğunu söyleyerek izin vermemiş. Kendi de gidemezmiş çünkü kocasının yardımı olmadan yürüyemezmiş.

Peki kocasını nasıl olmuş da ikna etmiş? Kendini yerden yere atarak protesto etmiş. Kocası da konu komşuya rezil olmamak için götürmeyi kabul etmiş. Toplantı salonuna geldiklerinde daha gruba katılır katılmaz kalbinde ve ruhunda bir açılma hissetmiş. Başladığı ilk günden itibaren etrafındakilere şifa vermeye başlamış.

“Başkalarına şifa mı? Ya seninkiler? İyileşmiş miydi?” diye sormuş Chan.
“Tam olarak değil. Yalnız şifa gücümü farkedince hızımı alamadım, kendiminkini unuttum, sanki benim hiç hastalığım yokmuş gibi iyi hissediyordum” demiş Chiao. Alıştırmalarını hiç aksatmamış ve her boşlukta insanlara şifa vermeye devam etmiş. Kendi bölgesinde de hatırı sayılır bir şifacı oluvermiş. Sonra farketmiş ki kendi hastalıklarından eser kalmamış.

Peki karşı çıkan kocasının tavrı ne olmuş? Ondaki birkaç hastalığı, oğlunun gözlerini ve kızının baş ağrılarını tedavi edinceye dek inanmamakta ısrar etmiş, sonra ise baş destekçisi olmuş.

Başkalarına şifa verirken şifa bulan insan! Bayan Chiao…

49 – Beni Teyzem Kurtardı

Bayan Wang daha 38 yaşında düşük tansiyon ve kalbinde ritim bozukluğu yaşamış. Kalbi beyne yeterince oksijen sağlayamadığı için hep sersemlemiş gibi dolaşıyor ve her an bayılma tehlikesi yaşıyormuş. Eklemlerindeki artirit nedeniyle de ne eğilip kalkabiliyor ne de soğuk bir şeye dokunabiliyormuş.

“Neden ben?” diye yakarmaya başlamış. Ağrılarını  dindirmek için daha fazla ilaç almaktan başka çare yokmuş. Hastalığının kendisine özel olduğu takıntısıyla kendini evine hapsetmiş. Doktorların az hareket edip ilaçlarını zamanında alması uyarısını dinlemekten başka birşey yapmamış. Hareket ederse kötü olur diye sadece dinlenmiş.

Peki alternatif yöntem aramaya ne zaman başlamış?
Teyzesi ufkunu açmış. Teyzesi ilk karaciğer kanseri olduğunda onun için çok üzüldüğünü hatırlıyor. Ancak birkaç ay sonra onu iyileşmiş gördüğünde çok şaşırdığını da… En son hatırladığında hastane yatağında yatan iskeletimsi bir insan gözünün önüne geliyormuş. Ancak sonra kanlı canlı, sağlıklı bir insan çıkagelmiş. Tabi bunun sırrı Çigong’muş!.

Bu deneyime şahit olunca, teyzesinin eşliğinde Merkez’e gelmiş. Adımını atar atmaz herkesin aynı kafada olduğunu görmüş. Ona bakan bir dolu anlayışlı ve hoşgörülü göz varmış.  Sanki herkes bir zamanlar boğuluyormuş da hepsi aynı gemi tarafından kurtarılmış!

İçinde huzur ve inançla çalışmalara başlamış ve doktorların sadece dinleneceksin tavsiyelerinin aksine durmadan çalışarak geçirmiş günlerini. Evde yavaş yavaş ölümü beklemektense burada bu harika tempoda ölmeyi tercih etmiş.

1 ay kadar kısa bir sürede kan değerleri normale çıkmış ve EKG’si de kalbi hakkında güzel değerler sunmuş. Eklemlerindeki bütün sorunlar tarihe karışmış, iştahı ve uykusu düzene girmiş.

75 – Patronu Onu Kurtarmayı Red Etti! Oysa Mutlu!

Başkaları duyacak diye kısık tonda konuşan Bayan Liu, 30 senedir bronşit problemi olduğunu söyledi. Ancak kalp probleminden bahsederken sesi tonu yine yükseldi.

Kalp yüzünden hastaneye yattığından doktorlar acilen ameliyata almak istemiş. Patronundan izin ve destek almak için gittiğinde patronu ameliyat masrafını sormuş ve miktarı duyunca tüm yalvarmalarına rağmen kabul etmemiş. “Hiç mi insafın yok?” diye sorduğunda ise “Var, ama o parayı verirsek şirket batar ve ikimiz birden çulsuz oluruz” diyerek özür dilemiş.

Sonra arkadaşlarından biri çıkagelmiş ve kendi kendini iyileştirme sanatından bahsetmiş. Bunun adı Çigong’muş. Hemen merkeze gelmiş ancak geldiği esnada yemek yiyecek dahi gücü yokmuş. Oradaki diğer öğrencilerin de desteği ile çalışmalarına başlamış. Sebat ederek ve yılmayarak hergün çalışmış ve sonunda kalbini normal ritmine döndürmüş.

Kalbinin iyileştiğini nasıl farkettiğini souyoruz? Vücudunu dinlemeyi öğrendiğini söylüyor. “O biliyor, O söyledi” diyor. Ardından çektirdiği EKG ile de bunu kanıtladığını ekliyor.

Tebrik edip burada ne kadar harcadığın soruyoruz. 40-50 TL gibi komik bir cevap veriyor.

Patronunuz bu kadar azla kurtulduğu için çok sevinmiştir dediğimizde kızarak her kuruşu kendisinin ödediğini söylüyor. İş yerleri sadece anlaşmalı hastanelerin masraflarını ödediği ve İlaçsız Hastanenin hastane statüsünde olmadığı için kaale alınmadığını ekledi. Yani patronu ameliyatı için gerekli yüksek meblayı ödemeyerek onu ölüme terk etmekle kalmamış, bu komik rakamı bile cebinden ödemeye tenezzül etmemiş.

Her ne kadar bu duruma kızması ve öfkeli olması gerektiğine inansa da bu durumun kendisine sunulmuş bir kutsama olduğuna inanıp şükretmeyi tercih ettiğini söylüyor. Kendi kendini iyileştirmiş olmanın derin hazzını yaşıyor.

77 – Deja Vu

Bayan Sun’un düşük tansiyon ve kalp ritmi bozukluğu sorunları varmış. 20 yaşından bu yana kalbinin dakikada 120 kez attığını söylüyor.

Genç yaşında ilaç kullanıyor olmaktan utandığı için arkadaşlarından gizli gizli ilaçlarını alırmış. Sağlıklı görünmeye çalışırmış hep.

O sıralar kendi kendini iyileştirme sanatına sıcak bakmamış, çünkü içinde hareket olan herşeyin onu zorlayacağını düşünmüş. Hem ilaçlarla da idare ediyormuş. En ufak bir riski kaldırabilecek durumda değilmiş.

Derken birgün rahminde tümör haberiyle sarsılmış. Normalde standart uygulama gereği ameliyat olması gerkiyormuş ama zayıf kalbinden dolayı doktroların çekinceleri varmış. Umutsuzca beklemeye koyulmuş. Doktorlar tümörün daha da büyüdüğünü haber vermişler. Sanki içinde her an patlamaya hazır bir bomba taşıyor gibi hissediyormuş. Bir arkadaşı Çigong’dan bahsedince hemen almaya karar vermiş.

Aslında ilk başlarda hiç bir inancı yokmuş. Şimdiye dek inandığı tek şey doktorlar ve ilaçlar olmuş. Hele hele kendi kendini iyileştirebileceği gerçeği ona çok uzakmış. Yoksa çok önceleri gidip parkta gördüğü o insanlara katılırmış.

Ancak doktorlar ona sırtını çevirince onlara olan inancını kaybetmeye başlamış. O da yaşamak için ne gerekiyorsa yapmaya karar vermiş ve Merkeze gelmiş. Adım attığı ilk gün sanki daha önce burada bulunmuş hissine kapılmış. Ortamdaki bütün enerji onu sarıp sarmalamış ve içine çekmiş. Sırf oranın atmosferiyle içine bir huzur ve iyileşme isteği dolmuş. 2 aylık sıkı bir çalışmayla tümörden kurtulmuş. Ultrasona girip buna orda da şahit olmuş. Kalp ritmi ve tansiyonu da normale dönmüş.

Artık tek bir ilaç bile almadığını söylüyor. Elinde ne tuttuğunu merak ediyoruz. EKG, Ultrason ve tansiyon değerlerini sakladığını söyleyerek bize gösteriyor. O da merkezdeki herkes gibi mutlu tebessümüyle uzaklaşıyor.

87 – Altıncı Kat Mı? Sorun Değil!

Bay Jiang petrokimya bölümünde üst düzey mühendis. Yıllar boyunca yaşadığı stresli ortam yüzünden yüksek tansiyon ve damar hastalıklarına yakalanmış. Uzun süredir de ilaçla tedavi altındaymış.

Günün birinde ise ani bir kalp kriziyle kalbi 13-15 dakika boyunca durmuş. 1 aydan fazla hastanede kalmış. İkinci kriz 6 ay sonra gelmiş. Tekrar 1 ay kadar hastanede kalmış.

Hastaneden çıktığında artık iş göremez durumdaymış. Tekrar kriz geçirme korkusuyla evden çıkamaz hale gelmiş. Ev hapsi yaşamaya başlamış.

Yine tüm hastalarımızda olduğu gibi, bir arkadaşı ona Çigong’dan bahsedince önce şüpheyle yaklaşmış. Hiçbir şeye taakkati yokken nasıl hareket yaparım diye düşünmüş. Arkadaşı ona Çigong’un diğer spor hareketleri gibi enerji sarfeden değil enerji toplamaya yönelik bir şifa sanatı olduğunu anlatmış.

Ne kadar çok hareket yaparsa ve Çi ile oynarsa o kadar enerji kazandığını farketmiş. Yumuşak yağmur tanelerinin yapraklara konması gibi tüm vücudunun yavaş yavaş beslendiğini hissetmiş.

4 aylık bir çalışma sonrası EKG’ye girmiş ve tüm kalp fonksiyonlarının mucizevi şekilde iyileştiği görülmüş. Artık herşeyi yapabilecek kadar özgürmüş. Birgün ona tavsiyede bulunan arkadaşını arayıp onu ziyaret etmek istediğini söylemiş. Arkadaşı da 6. Katta oturduğunu, asansör olmadığını, zahmet etmemesini, onun yerine kendisinin onu ziyaret edebileceğini iletmiş.

“6. Kat mı? Hiç sorun değil” diye gülerek cevap vermiş ona. 1 saat içinde de kapısında belirince arkadaşı çok şaşırmış.

Peki daha çok yeni iyileştiği için, tekrar bir krizin gelmesinden korkup korkmadığını merak ettik. Mevcut hastalıklarından kurtulmuş biri olarak elbette öyle bir ihtimalin herhangi birimizde olma ihitimali kadar olduğunu ve geldiği zaman ise ne yapacağını biliyor olduğunu, ama düzenli Çigong ile buna müsade etmeyeceğini ileterek noktayı koyuyor.

92 – 60 Yaşında Gençliğinden Daha Esnek

Son yaptığı doğum epey problemli geçen Bayan Di, geçirdiği böbrek ameliyatı sonucu kalıcı hasarlara maruz kalmış. Yüksek ateşten dolayı aylarca hastanede yattığı olmuş. En son olarak da tümörün midesine sıçradığı görülerek yine ameliyat gündeme gelmiş.

Daha önce de ameliyat olup faydasını görmediği için ameliyata karşı hiç güveni yokmuş. Üsteklik kalbi zayıf olduğu için dayanabileceği konusunda da kuşkuları varmış. Tekrar hastaeneye gitmek yerine kendini parklarda bulmuş.

Neden? Diye soruyoruz. “Hastaneler yetti artık!” diye cecap veriyor. Parklarda kendi kendini iyileştirme sanatıyla uğraşan bir dolu insanı gördüğünde onlara gıpta ediyormuş. “Bu kadar yavaş ve yumuşak hareketler nasıl oluyor da bir insanı iyileştirebiliyor?” diye merak etmiş. “Bir faydası olmasa bu kadar insan her sabah buraya neden gelsin, deli olmaları gerek” diye düşünmüş. Deli bile olsalar onlara katılmaya karar vermiş.

Omuzlarındaki ve bacaklarındaki ağrılar ilk zamanlar onlara yetişmesinde zorluk çıkarsa da, herşeye rağmen kararlıymış. Bacağındaki platin, yandan çarklı yürüyüşüyle sergilediği durum, sağa çeken bedeni bile onu engeleyememiş.

Hastalıktan önce ise mükemmel bir vücüdu olduğunu söylüyor. Kocası ona resmen taparmış.

3 aylık Çigong çalışmasından sonra tümör yok olmuş. Bedeni de zamanla düzgün şeklini almaya başlamış. Gülümseyerk ayağa kalkan Bayan Di kız çocukları gibi kendi etrafında 360 derece dönüyor.

“60 yaşındaki bir kadın için hiç fena değil ha!” diyerek takılıyor. Hatta eğilerek ayak parmaklarını tutuyor ve tek ayak üzerinde Karate Kit duruşu sergiliyor.

Harekette bereket vardır diyerek hayatı boyunca Çigong’a devam edeceğini söylüyor.