35 – Beklenmedik Şekilde Çoçuğum Ayağa Kalktı

1979 yılında evlendikten hemen sonra sağlığı kötüye giden Jing, önce midesiyle başlayıp daha sonra karaciğeri ve akciğerlerinin iflas etmesiyle boğuşurken 2 yıl sonra baba oluvermiş. Bu onu çok mutlu etse de, çocuk doktoru üst dudağın arkasında bir kütle görmüş. Ordan geçen kan damarlarında kanser bulmuşlar.

Normalde bu tarz tümörler normal bir insan için çok büyük bir tehlike oluşturmasa da, küçük çocuk için ameliyat edilemez bir bölgede olması sıkıntı yaratmış. Tümör gün geçtikçe büyümeye başlamış. Gezmedik hastane bırakmamışlar. Doktorlar tümörü dondurma metodundan tutun da lazerle yakma metoduna kadar pek çok yol denemişler ama nafile. Aksine tümörü daha çok uyarıp büyümesine yol açmışlar. Dudakları burnunun altında şişerek burnunu da itmeye başlamış. Çocuğunu kaybedecek diye çok korkmuş.

Peki ya kendi sağlığı? Bunu düşünecek zaman yokmuş. Doktorlar cilt kanseri deseler de umursamamış. Çocuğu bu durumdayken kendi kanser olmuş olmamış, ne önemi varmış.

Çocuğu 10 yaşına geldiğinde tümör o kadar büyümüş ki patlıcan burunlu bir çocuk olmuş. Zorla nefes aldığını gördükçe içi burkuluyormuş. Doktorlar 6 aylık ömrü kaldığını söylemişler.

Bütün aile perişan olmuş. Bir gün bir aile dostu Çigong’dan  bahsetmiş. Bütün bu hastaneler çözüm bulalamışken, bu Merkez nasıl çözüm bulsun diye düşünmüşler. Hastanede herşey gözle görülür şekilde yapılıyormuş. Bıçağı, iğnesi, serumu, ilacı.. Çigong denen şeyde gözle görünür hiçbir şey yokmuş. Çi’yi gözle görebiliyor musun? Hayır! Bu yüzden de inandırıcı gelmiyormuş. Bu tavsiyeye kulak asmamışlar.

Zaman geçtikçe, aynı zamanda Çigong uygulayıcısı olan bir arkadaşı onu cesaretlendirmeye çabalamış. Oğluna bu şansı tanımak zorunda olduğunu söylemiş. “Gözle gör yada görme, ya çalışırsa!”.

Arkadaşının içtenliği onu biraz olsun ikna etmiş ve inkar ettiği Çi ile yüz yüze gelmek için Merkez’e yola koyulmuşlar. 24 gün sonunda oğlunun tümörü sadece gerilemekle kalmamış bir yandan da küçülmeye başlamış. Kendisi de buradaki enerjiyle iyileşmeye başlamış ve bisiklet sürebilecek kadar enerjik olmuş. Ziyaretleri Lao-Shi’nin bir eğitim için gelmesiyle tavan yapmış. Tümörleri olanların ayağa kalkmasını ve ellerini o bölgeye koyarak ufalıp yok olduğunu hissetmelerini istemiş. Oğlu ayağa kalkıp elini oraya tuttuğunda mucizevi şekilde tümör yok olup gitmiş. 10 yaşındaki çocuğunun tümörü gitmiş! Evet gitmiş! O kadar sevinçliymiş ki, gayri ihtiyari kendininkine de dokunmuş, o da gitmiş! Rüyada mıyım diye sormuş kendi kendine. Oğluna dokunmuş, yoklamış, gerçekten hiçbir şey yok. Gözyaşları sel olmaya başlamış.

“Gerçekten de öyle bir anda mı yok oldu?” demiş Chan.

“Evet, bir anda, gerçek!”.
“Peki geri gelmedi mi daha sonra?”
“Hayır, sadece küçük lekemsi bir şey kaldı, o da bir daha hiç büyümedi!” demiş Jing.

Merkezde kalıp bir süre çalışmalara katılan Jing’in mevcut tüm rahatsızlıkları da yok olup gitmiş. Bunu sağlayan ise en çok duvar çalışması olmuş. Oğlunun rekoru tek seferde 700! İnanılmaz..

Artık bir hoca olan Jing gülerek “Benimki 1200!” demiş. Hemen Usta Chan’e duvar önünde biraz şov yapmışlar.

“Peki oğlun şimdi ne yapıyor?”
“Artık 17 yaşında, liseye gidiyor. Ben burda hoca olarak kaldım, minnet borcumu böyle ödüyorum. Gelenlerin durumlarını bizden daha iyi anlayan olamaz. Aileme ve sevdiklerime de burdan Çi yolluyorum.”

Jing’in mektup yollar gibi Çi yollaması çok enteresan. Mantık küpü,  sadece gördüğüne inanan bir insanın nereden nereye geldiğinin ispatı!

36 – Başkalarını İyileştir, Kendin İyileş!

Bayan Chiao’nun hikayesinde iyileşme rotası firaz farklı.

1977’de oğlu doğduktan sonra eklemlerinde artirit görülmüş. Dalakta ve karaciğerde de büyüme varmış. Kalp yetmezliği de cabası. Bun takiben baş ağrıları ve astım…

Aile içinde de hep sürtüşmeler oluyormuş, bir gün mutlu bir gün mutsuz, bazen öfkeden önüne ilk gelene vurmak istermiş.

Hastanede doktorlar yapılacak çok birşey olmadığını söyleyip rahatlatıcı ilaç yazmışlar. Doktorlar yardım etmiyor, ailesi de onu sevmiyorken “nasıl?” iyileşeceğini düşünmüş. İntihar için bir avuç dolusu hap yutmuş. Başarısız olduğu gibi bu sefer de mide problemi başlamış. Takip eden 8 yıl ağrılar içinde geçirmiş.

1988’de Lao-Shi kasabalarına geldiğinde, onu ne olursa olsun görmek istemiş. Ama kocası karşı çıkmış. Çigong’un şarlatanlık olduğunu söyleyerek izin vermemiş. Kendi de gidemezmiş çünkü kocasının yardımı olmadan yürüyemezmiş.

Peki kocasını nasıl olmuş da ikna etmiş? Kendini yerden yere atarak protesto etmiş. Kocası da konu komşuya rezil olmamak için götürmeyi kabul etmiş. Toplantı salonuna geldiklerinde daha gruba katılır katılmaz kalbinde ve ruhunda bir açılma hissetmiş. Başladığı ilk günden itibaren etrafındakilere şifa vermeye başlamış.

“Başkalarına şifa mı? Ya seninkiler? İyileşmiş miydi?” diye sormuş Chan.
“Tam olarak değil. Yalnız şifa gücümü farkedince hızımı alamadım, kendiminkini unuttum, sanki benim hiç hastalığım yokmuş gibi iyi hissediyordum” demiş Chiao. Alıştırmalarını hiç aksatmamış ve her boşlukta insanlara şifa vermeye devam etmiş. Kendi bölgesinde de hatırı sayılır bir şifacı oluvermiş. Sonra farketmiş ki kendi hastalıklarından eser kalmamış.

Peki karşı çıkan kocasının tavrı ne olmuş? Ondaki birkaç hastalığı, oğlunun gözlerini ve kızının baş ağrılarını tedavi edinceye dek inanmamakta ısrar etmiş, sonra ise baş destekçisi olmuş.

Başkalarına şifa verirken şifa bulan insan! Bayan Chiao…

99 – Doğru Adamla Evlendiniz Madam

Bay Yu karaciğerinde kanser teşhisi konulduğunda ameliyata alnıması uygun görülmüş. Ancak bıçaklardan ve acı çekmekten çok korkuyormuş. Bunun yanısıra, pek çok insanın ameliyata rağmen iyileşmediğine ve öldüklerine şahit olmuş.

Ama ameliyat olmazsa da tümör gittikçe büyüyecek ve daha da vahim bir tablo karşısına çıkacakmış. Kızkardeşinin kocası imdada yetişmiş ve ona Çigong’dan bahsetmiş.

Neden kaynı durduk yere gelip bu metotdan bahsetmiş sizce? Çünkü o da zamanında şeker hastasıymış, 8 sene bu illeti çekmiş ve sonunda Çigong ile kurtulmuş. O da, önünde canlı bir örnek varken bu kendi kendine şifa tekniğine tüm kalbiyle inanmış. Yine de şeker hastalığı ile karaciğer kanseri farklı iki şeymiş ve çekinceleri yok değilmiş.

Merkeze gelir gelmez çalışmalara başlamış ve pek çok değişik vakanın burda şifa bulduğunu görmüş. 2 aylık sıkı bir çalışma sonrasında da ağrılarının geçtiğini ve daha rahat bir uyku çektiğini farketmiş. Daha sonra bağlandığı ultrasonda da tümöre ait birşeye rastlanmamış. Tamamen iyileşmiş!

Hala sanki bir rüyada olduğuna inanıyor. İlaçsız, bıçaksız, ağrısız sızısız kurtuluvermiş. Hergün sektirdemen yapmaya devam ettiği her saniye mucizeyi bizzat yaşamaya devam ettiğini söylüyor. İçindeki ve etrafındaki bütün yaşam enerjisinin, Çi’nin farkında olduğunu iletiyor.

Döndüğüne kaynı için ne diyeceğini merak ediyoruz.

“Kardeşim! Doğru adamla evlenmişsin!”